KAZDAĞLARI
Alpler'den sonra dünyanın en fazla oksijen üreten dağının Kaz Dağları olduğunu biliyor muydunuz?
Mitolojideki ismi İda olan Kaz Dağları'nın jeolojik konumu nedeniyle oluşmuş ilginç bitki örtüsü, iklim ve toprak yapısı sayesinde bu bölge devamlı olarak yüksek oranda oksijen üretiyor. Ayrıca Ege Denizi'nin kıyılarına kadar inen Kaz Dağları'nda hem kara hem de deniz iklimi birlikte görülüyor. Çanakkale Boğazı'ndan gelen hava akımları, karadan denize doğru oluşan bir oksijen hareketi oluşturuyor.
ARDIÇ AĞACI Üreme Hikayesi...
Üremesi , bir başka türe bağlı bir ağaç türü. Ardıç ağacı tohumlarını yere döker ancak bu tohumlar bir ardıç kuşu (Karatavuk) tarafından yenmedikçe hiçbir işe yaramaz. Ardıç kuşunun sindirim sisteminde ardıç ağacının tohumlarının kabukları açılır. Ardıç kuşu dışkısı ile birlikte toprağa karışan tohumlar tutar.
Kazdağ Göknarı
Doğal ve Kültürel Kaynak Değerleri
Kaz Dağları, doğal ve kültürel kaynak değerleri açısından oldukça zengin bir potansiyele sahiptir. Bu değerler Kaz Dağı kütlesinin tümüne dağılmış durumdadır. Bunlardan Adatepe ( Gargaran Tepesi ), eski Yunan kültürüne göre tanrılarına kurbanlar sunmak üzere yapılmış bulunan Zeus Sunağı'na ev sahipliği yapar. Tuzla Köyü'nde bulunan 1366 yılında yapılmış olan Hüdavendigar Külliyesi, Çanakkale ve yöresindeki ilk ve orta devir eserlerinden, kitabesi olan ve 600 senedir ayakta olan tek eserdir. Hüdavendigar Camii halen kullanılmaktadır. UNESCO' dan özel ödül almış, Türkmen kültürünün iş aletlerinden giysilerine, çadırlarından ev gereçlerine kadar yüzlerce ürünün sergilendiği Tahatakuşlar Etnografya Müzesi emekli öğretmen Alibey Kudar tarafından kurulmuştur. Kazdağları' nda halen geleneksel dokularını hiç bozmadan yaşantılarını devam ettiren Türkmen köylüleri, her sene Ağustos Ayı'nın son 15 günü Sarıkız Tepe'de geleneksel Sarıkız şenliklerinin yöresel kıyafet ve adetlerine uygun olarak yayla yaşantısında çadırlar kurarak, sarıkız Şenlikleri olarak kutlamaktadırlar.
Afrodit'in güzel seçildiği, tarihte bilinen ilk güzellik yarışmasının yapıldığı Ayazma'da halen her yıl Ağustos ayında bu gelenek devam ettirilip Kazdağı Güzeli seçilmektedir.
Kazdağı; Şahindere Kanyonu, Ayazma, Sütüven Göletleri gibi doğal güzellikleri, taş evleri ile dikkat çeken köyleri, orman gözetleme kulelerinin yer aldığı manzara noktaları, şifalı suları, kaplıcaları, Sarıkız Şenlikleri ile dikkat çeken Sarıkız Tepesi gibi daha bir çok doğal ve kültürel zenginliklere sahiptir.
Kazdağları' nın Coğrafi Özellikleri
Kazdağları, Anadolu yarım adasının kuzeybatısında yer alan, Biga yarım adasının en yüksek dağıdır. Ege Bölgesi ile Marmara Bölgesini birbirinden ayırır, Kazdağları Çanakkale ve Balıkesir sınırları içerisinde kalmaktadır. Edremit Körfezinin kuzeyini takiben, kuzey doğu-güney batı yönünde60 – 70km. uzunluğunda olan Kazdağları, batıda Dede Dağı, ortada Kazdağı, doğuda Eybek Dağı, kuzeydoğuda Gürgen, Kocakatran, Küçükkatran ve Susuz (Sakar dağı) dağlarından oluşur.
Yer küre yaklaşık 4,5 milyar yaşındadır. Kazdağlarının bulunduğu yer, yaklaşık 200 – 300 milyon yıl önce sığ bir deniz iken killi kumtaşları, kireçtaşları burada çökelmiş, bunlara magmanın yeryüzüne çıkamadan soğuması ile oluşan granit ve benzeri magmatiklerle, yeryüzüne ulaşan volkanların getirdiği lavlarda eklenmiştir. Dünyayı etkileyen geniş jeolojik olaylar neticesinde bu karışım 10-20 km ‘ye ulaşan derinliklere gömülmüştür. Üzerindeki ağır yük ve yerkabuğunun içindeki yüksek ısı nedeniyle başkalaşıma uğramış, ilk özelliklerini yitirmelerine rağmen daha dayanıklı ve daha güzel görünümlü mermerleri, gnaysları ve amfibolit-şistleri oluşturmuşlar. Yine dünyayı etkileyen geniş jeolojik olaylar neticesinde üstündeki örtünün kalkmasıyla yeryüzüne ulaşmış. Yaklaşık 5 milyon yıl önce bu yapının bir kısmı çökerek sular altında kalmış ve Edremit Körfezini, bir kısmı da yükselerek Kazdağları' nımeydana getirmiştir.
Kazdağları bölgesinin hızla yükselmeye başlaması neticesinde, yamaçlarda dereler oluşmaya başlamıştır. Park sınırları içerisinde sayılamayacak kadar çok küçük dere, 30 yakın akarsu tespit edilmiştir. Bunların en önemlileri Zeytinli Çayı, Kızılkeçili Çayı, Güre çayı, Kuru dere, Manastır çayı, Ihlamur dere, İskele Deresi ve Şahin deresidir.
Bu dereler Milli Park sınırları içerisinde doğmakta, kollar halinde beslenerek güneyden Edremit Körfezine dökülmektedir. Bu kolların en önemlileri Zeytinli Çayını besleyen Ayı Deresi, Alan Deresi, Çeyiz Deresi ve Kaklık Dere, Manastır Çayını besleyen Zığın Dere, Şahin Dereyi besleyen Bıçkı Dere ile Güre Çayını besleyen Pınarbaşı Deresi' dir.
Mermer, gnays, mikaşist, amfibolit gibi metamorfik kayaçlardan oluşan Kazdağı kütlesinin zirveler düzlüğü ile kıyı şeridi arasında kalan güney yamaçları dereler tarafından oldukça dar ve derin olarak yarılmışlardır. Manastır çayı ve Şahin deresi kendi adları ile anılan Manastır çayı kanyonunu ve ŞahindereKanyonunu oluşturmuşlardır.
Homeros' un İlyadasında bin pınarlı ida olarak adlandırılan Kazdağları' nda sayısız pınarlar bulunmaktadır.
Kazdağları' nın en yüksek üç tepesi Kazdağı Milli park sınırları içerisinde bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla Karataş Tepesi (1774 m) , Baba Tepe (1765 m) , Sarıkız Tepe (1726 m) dir.
Kazdağları'nın Bitki Örtüsü
Kazdağlarının Ege ve Marmara Bölgelerinin sınırlarını oluşturması nedeniyle iki farklı iklim etkisinde kalması, Avrupa – Sibirya, Akdeniz ve İran - Turan bitki bölgelerinin kesiştiği noktada bulunması nedeniyle bu bölgeleri temsil eden bitki türlerinin burada bulunması, Güney yamaçlarının deniz seviyesinden birden 1700 metrelere yükselmesi, bu alanların dereler ve çaylar tarafından derin vadiler şeklinde yarılmasıbiyo çeşitliliği artırmaktadır.
Kazdağı milli parkında bilim adamlarınca bugüne kadar 101 familyaya ait 800 civarında bitki taksonu tespit edilmiştir. Bu türlerin 77 adedi yalnızca Türkiye'de bulunmaktadır. Bunların 29 tanesi de dünyada sadece Kazdağı milli parkında bulunan endemiklerdir.
Kazdağlarının güney yamaçlarında denizden itibaren 200 metrelere kadar zeytin ağaçları, yaklaşık 800 metrelere kadar kızıl çamlar, yaklaşık 1500 metrelere kadar karaçam, Kazdağının endemiklerinden olan Kazdağı göknarı dağın kuzey yamaçlarında 1000 – 1400 metrelere kadar kayın ve karaçamlarla aynı yetişme ortamını paylaşmaktadır. Geniş yapraklı ağaçlardan Kayın, yaklaşık 600 – 1400 metreler arasında, Kestane yaklaşık 600 – 900 metreler arasında, Gürgen yaklaşık 350 -700 metreler arasında, Meşe yaklaşık 300 – 1000 metre arasında yayılım göstermektedirler. 1550 metreden sonra yastık formunda bitkiler görülmektedir. Endemik bitkilerin büyük bir kısmı buralarda bulunmaktadır.
Kazdağları' nın Endemik Bitkileri
Kazdağları'nda 32 tane endemik (Dünyada sadece Kazdağında bulunan) bitki türü olduğu literatürde bahsedilmektedir. Bunun 29 tanesinin Kazdağları Milli Parkında bulunduğu kayıtlardan anlaşılmaktadır.
Kazdağları'nın Hayvanları
Kazdağı Milli Parkının güney yamaçlarının dereler ve çaylar tarafından derin vadiler şeklinde yarılması, zengin bitki topluluklarının varlığı hayvan çeşitliliğini sağlamıştır. Bu hayvanlar Karaca, Yaban Domuzu, Ayı, tavşan, sincap ve bir çok kuş türüdür.
Gezi Güzergahları
Kazdağları Milli Parkında gezi güzergahları Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından belirlenmiştir. Milli Parkın ve içerisindeki endemik bitkilerin korunması,yabanıl yaşamın zarar görmemesi için ziyaretçilerin, alan kılavuzu eşliğinde belirlenen güzergahlardagezmelerine izin verilmektedir.
KAZDAĞI EFSANELERİ:
Sarıkız Efsanesi
Sarıkız, Çanakkale iline bağlı Ayvacığın bir köyünde ailesi ile yaşarken, küçük yaşta annesi vefat etti. Babası Sarıkıza “biliyorsun anneni çok severdim, burada çok hatırası var, anneni unutmam zor oluyor. Buradan göçelim der” ve Kazdağlarının eteğindeki Güre köyünün yakınlarındaki Kavurmacılar köyüne gelerek yerleşirler. Burada çobanlık yaparak geçimlerini temin ederler. Köyde çok sevilirler. Köyün yaşlıları, gençleri Sarıkızın babasına akıl danışırlar. Köylüler onun ermiş olduğunu düşünürler. Aradan yıllar geçer Sarıkız büyür güzel bir kız olur. Babası da yaşlanır. Aklında hep hacca gitme fikri vardır. Sarıkız babasının bu isteğini yerine getirmesi için onu teşvik eder. Babasına artık büyüdüğünü kendisine bakabileceğini, daha fazla yaşlanmadan hacca gitmesi gerektiğini söyler. Babası kızını komşusuna emanet eder, hacca gider. O zamanlar hacca gitmek şimdiki gibi değil, belki altı ay, belki de daha fazla, yaya gidiliyor.
Babası hacca gittikten sonra, köyün delikanlıları, Sarıkıza talip olurlar. Sarıkız hiçbirine yüz vermez. Onlarda dedikodu yayarak Sarıkıza iftira ederler.
Baba hacdan dönünce kimse yüzüne bakmaz, selamını almazlar. Sarıkızı teslim ettiği komşusuna bunun sebebini sorduğunda, Sarıkızın kötü yola düştüğünü söyler. Baba günlerce düşünür. Köyde yaşayabilmesi için namusunu temizlemesi gerekmektedir. Fakat çok sevdiği kızını öldürmeye kıyamaz. Yanına aldığı birkaç kazla, kızını, kazdağının zirvesine götürüp oraya bırakır. Oradayabani hayvanlara yem olacağını düşünür.
Aradan yıllar geçer. Bayramiç tarafından gelen yolcuların dağda yollarını kaybettiklerinde, darda kaldıklarında kendilerine sarı bir kızın yol gösterdiğini, yardım ettiğini söylerler. Kazlarının olduğunu, hatta bunların bir gün Bayramiç ovasına inerek çiftçilerin mahsulüne zarar verdiğini, köylülerin bu durumu Sarıkıza söylemeleri üzerine, Sarıkızın eteğine doldurduğu taşları saçarak, bir avlu oluşturduğunu, kazlarında artık aşağılara inmediğini söylerler. Kaz avlusu diye anılan bu alanın duvar kalıntıları günümüzde bile gözükmektedir.
Bu hikayeleri dinleyen baba, bunun Sarıkız olabileceğini düşünür. Dağın yolunu tutar, zirveye vardığında, duvarlarla çevrili kazların bulunduğu bir alanla karşılaşır. Kızını bugün Sarıkız tepe diye anılan yerde bulur. Sarıkız, babasını gördüğüne sevinir. Ona saygı gösterir, hürmet eder. Babası namaz kılmak için abdest almak ister. Sarıkız, abdest alması için babasının eline su döker. Babası suyun tuzlu olduğunu söyler. Sarıkız aceleden yanlışlıkla denizden aldığını söyler ve testisini vadilere doğru uzatır. Yeni doldurduğu suyu babasının eline döker. Babası buz gibi tatlı suyu tadınca kızının erdiğini anlar. O sırada siyah kara bir bulut gökyüzünü kaplar, Sarıkız kaybolur. Babası kızının erdiğine, sırrının açığa çıkması nedeniylede kaybolduğuna kanaat getirir. Kızına iftira edildiğini anlar ve köylülere beddua eder. Bugün Kavurmacılar köyünde yaşayan kimse kalmamış, muhtar, köy mührünü, yaşayan kimse kalmadığı için Kaymakamlığa teslim etmiş ve köyün adı kütükten silinmiştir. Sarıkızın babası üzüntü ile tepelerde dolaşırken bugün Baba tepe denilen yerde ölür. Yöre halkı Sarıkıza ve babasına dağın yassı taşlarını üst üste koyarak mezar yaparlar. Sarıkızın mezarının olduğu tepeye Sarıkız tepe, Babasının bulunduğu tepeye Baba tepe derler. Yöre halkı her yıl ağustos ayında Sarıkızı ve babasını anmak için buralara çıkarlar.
Hasan Boğuldu Efsanesi
Edremit pazarı, şimdi olduğu gibi yüzyıllar önce de Çarşamba günleri kurulurdu. Etraftaki köylüler ürünlerini pazara getirip satar, ihtiyaçlarını alarak köylerine dönerlerdi. Zeytinli köyünün yakışıklı delikanlısı Hasan'ın babası ölmüş, anasının ve kendisinin karnını doyurabilmek için baba mesleği bahçıvanlığı devam ettirmekte idi. Yetiştirdiği sebze ve meyveleri, Edremit pazarına götürüp satıyor, ihtiyaçlarını alıp köyüne dönüyordu. O gün pazarın kalabalığı içerisinde bir kız görmüştü, çok güzel, alımlı bir kızdı,uzun süre gözleri ile onu takip etti. Giysilerinden obalı olduğu anlaşılıyordu, sırtında heybesi bir şeyler satmaya uğraşıyordu. Kızı gözden kaybetmişti fakat hayali gözünün önünde duruyordu, evlenme çağı da gelmişti. Güzel düşlere dalıp gitmişti. Birden, kendisine seslenildiğini fark etti, kafasını kaldırdığında güzel kızı karşısında görmüştü. Eli ayağı birbirine dolaşmıştı, şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırmıştı. Bu halini gören kız gülmeye başlamış, daha da güzelleşmişti. Hasan kendisinden istenilenlerin en iyilerini seçip verdi. Kıza kim olduğunu sordu. Adının Emine olduğunu ve Zeytinlinin üstündeki obalarda oturduklarını öğrendi. O da Hasanı fark etmişti. Her Çarşamba Emine peynirin ,sütün ,yoğurdun,balın en iyisini, Hasana getiriyor, Hasanda sebzenin en iyisini ona veriyordu. Pazardan, Zeytinliye kadar beraber dönüyorlar, Zeytinliden sonra Emine obaya varabilmek için üç sat daha yürüyordu.
Emine ile Hasan birbirlerini sevmişler ve evlenmeye karar vermişlerdi. Hasanın annesi evine bir can yoldaşı geleceği için sevinmişti. Fakat Emine' nin ailesi, obada hiç mi kendine uygun delikanlı bulamadığını, ovalının obada yaşayamayacağını söyleyerek karşı çıkmışlardı. Emine ısrar edince, Hasan'ın kırk okka ( altmış kilo ) tuzu sırtında obaya çıkarabilirse yiğitliğini göstereceğini ve herkesin onu damat olarak kabul edeceğini söylemişlerdi.
Emine, Hasan'a durumu anlatır. Başka yapacak bir şey olmadığını anlayan Hasan, sevdiğine kavuşmak için tuz çuvalını sırtına alır ve yola düşerler. Bahçıvanlık yaptığı için Hasan bu tür bir yüke alışkın değildi. Beyoba' ya vardıklarında yorulmaya başlamıştı. Şimdiki Sütüven şelalesine vardıklarında, yol dere içerisinden gidiyordu, taşların üzerinden atlayarak geçiyordu, yorulmuştu, tuz sırtını yakmaya başlamıştı, daha geldikleri kadar yol vardı. Gök büvete vardıklarında gücü tükenen Hasan, yere düşer. Emine, Hasanı yüreklendirmeye çalışarak gelecek iyi günleri anlatır, fakat Hasan kalkamaz. Emine' ye buralardan kaçmayı, başka yerlerde yaşamayı teklif eder. Emine obasına söz vermiştir. Kendisinin bile rahatlıkla taşıdığı çuvalı taşıyamayan kişiyi obaya nasıl götürebilirdi. Hasanın yalvarmalarına aldırmaz, çuvalı omzuna alarak obanın yolunu tutar. Hasan “ senin obana varamıyorum, kendi köyüme de varamam, beni bırakma” diye yalvarır. Emine, Hasan'ın sesi kulaklarında çınlayarak yoluna devam eder. Obaya vardığında pişman olur. Geri dönmek ister. Fakat fırtına çıkar, şiddetli yağmur yağmaya başlar. Ailesi bu havada onu ormana bırakmaz, sabah olunca gitmesini söylerler.
Emine sabahı zor eder, ilk ışıklarla, Gökbüvet' e koşar fakat Hasan yoktur. Zeytinliye annesine, Edremit'e koşar, Hasanı kimseler görmemiştir. Hasan'ın sesi kulaklarında çınlayan Emine, mecnun gibi, dere boyunca onu arar durur.Günler sonra Gökbüvet' te, Hasan'ın gömleğini ve ona verdiği çevreyi bulur. Sana kavuşmaya geliyorum Hasan'ım diyerek kendini Gökbüvetin başındaki çınara asar. O günden sonra Gökbüvetin adı Hasanboğuldu, Gökbüvete bakan çınara da Emine Çınarı denmektedir.
ÇANAKKALE BELEDİYESİ BU EŞSİZ ZENGİNLİĞİN KAYBOLMAMASI, ALTIN İÇİN KAZDAĞLARININ ALTININ OYULMASINA KARŞI ÇIKIYOR VE BU KONUDAKİ ÇALIŞMALARA DESTEK OLUYOR...
2007/209 NOLU BELEDİYE MECLİS KARARI
KAZDAĞLARINDA YAPILMAKTA OLAN MADEN ARAMA ÇALIŞMALARI İLE İLGİLİ MECLİSCE YAPILAN DEĞERLENDİRMEDE; KAZDAĞLARININ ÇANAKKALE YAKASINDA KORUMA ALANI OLUŞTURULMASI VE MİLLİ PARKLAR ALANINA ALINMASI, ALTIN MADENİ ARAMALARININ DURDURULMASI, İŞLETME İZİNLERİNİN VERİLMEMESİ, ŞU ANDA MADEN ARAMA YAPANLARINDA RUHSAT SÜRELERİ DOLDUĞUNDA YENİLENMEMESİ, DAHA ÖNCE ALMIŞ OLDUKLARI RUHSATLARIN DA SÜRESİ BİTTİĞİNDE İPTAL EDİLMESİNE, KONUNUN İLGİLİ MERCİLERE DUYURULMASI VE DESTEK İSTENMESİNE OY BİRLİĞİ İLE KARAR VERİLDİ.
Asya Kıtasının en uç noktası olan adını sahip olduğu kaleden alan antik çağda da adından Lekton yada Lektos olarak bahsedilen,
Homeros'un İlyada adlı eserinde ve ünlü tarihçi Amasyalı Strabos'un coğrafya kitabı "Geographika" adlı eserinde yer alan,
Ege ve Marmara Denizi'nin ayrım nokatasını oluşturan tarihi bir bölgedir.
Köy eski bir Osmanlı köyüdür. 1725 yılında bir deniz seferinden dönüş sırasında fırtınaya tutulan sultan III.Ahmat doğal limana sığınır.
Bunuı fırsat bilen köylü ahalikorsanlardan bıkıp usandıkları içindertlerini sultana anlatır.III.Ahmet Veziri Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'ya ilgilenmesi için buyruk verir.
Nevşehirli Damat İbrahimpaşa Damadı Kaptan-ı Derya Kaymak Mustafa Paşa'yı bu iş için görevlendirir. Bir fermen çıkarılır. Fermenle yurdun dört bir yanındaki mahkumların Bababurnu'nda çalışmaları halinde serbest olacakları buyrulmuştur.
Mahkumlar canla başla çalışıp kaleyi yaparlar. Çeşme için beş kilometre öteden künk döşeyip su getirilir.
Limanın inşaatı başladığı zaman Kaymak Mustafa Paşa, Patrona Halil isyanında öldürülünce inşaat yarım kalır. Liman çok sonraki tarihlerde tamamlanır.
Zamanında kalenin içinde 40 ev ve camii varmış.
Assos, Eski Anadolu'nun batısında, Troas bölgesinin güney kıyısında, 238 metre yüksekliktebirbazalt tepesi üzerine kurulmuş,
Çanakkale'nin 87 km güneyinde Ayvacık İlçesine bağlı antik kalıntılarla dolu tarihi ve turistik bir beldedir.
Yer yer yüksekliği 20 metreye ulaşan il 12 değişik kapının yer aldığı yaklaşık 3200 metrelik surlarla çevrilmiştir
Assos, Lesvos (Midilli) adasındaki Meyhymna şehrinden gelen Aioller tarafından kurulmuştur.
Assos'un önemi, özellikle Alexandrıa Troas'tan Adramytteion'a oradan da Bergama'ya kadar giden yola hakim olmasıdır.
M.Ö. 6:yüzyılda Athena Tapınağı inşa edilmiştir.
Denize doğru inildikçe, agoralar, Gymnasium ve Tiyatro binası bulunmaktadır.
Assos Soktates'in yaşadığı ve tarihte ilk felsefe okulunun kurulduğu yerdir.
KUZEYEGE'DE BÜYÜLÜ BİR ADA: BOZCAADA
İstanbul'dan yaklaşık 400km uzaklıktaki Bozcaada'ya ayak bastıktan ve yaklaşık 2000 kişinin yaşadığı merkezi (başka bir yerleşim yeri yoktur) şöyle bir dolaştıktan sonra, (çok detaylı dolaşsanız da 45 dakikanızı alır) olumsuz olan ilk izleniminiz pekişir.
Bozcaada, Ege Denizi’nin kuzeyinde, Çanakkale iline bağlı küçük bir ada. Türkiye’nin üçüncü büyük adası olarak Çanakkale Boğazı’nın hemen girişinde yer alıyor. Yerleşim, adanın kuzeydoğusunda yer alan ilçe merkezinde toplanmış. Bunun dışında herhangi bir köyü bulunmuyor. Yüzölçümü etrafındakiadacıklarla beraber 37.6 km2, çevresi 38 km.
Adanın anakaradaki feribot iskelesine uzaklığı sadece 6 km. Ulaşım büyük bir arabalı vapurla sağlanıyor ve yolculuk ortalama yarım saat sürüyor. Yaz sezonunda karşılıklı yapılan sefer sayısı altıyken, bu sayı kışın üçe iniyor.
500 yıldır Türkler ve Rumların bir arada yaşadıkları Bozcaada’nın nüfusu 2500 civarında. Tarih boyunca göç alan ve göç veren adadaki Rum nüfus artık yalnızca 25-30 kişi. Son yıllarda büyük kentlerden gelip yerleşenlerin sayısı ise her geçen gün artıyor. Yazın gelen turistlerle birlikte ada nüfusu 5000-10.000 arasında değişiyor. Kışın ise nüfus 1000'e kadar inebiliyor. Adada bir ilkokul ve bir lise bulunuyor. Toplam 300 civarı öğrenci eğitim görüyor.
Adanın geçim kaynakları; bağcılık, şarapçılık, balıkçılık ve turizm. Bağcılık ve şarapçılık yüzyıllar öncesinden gelen ada gelenekleri. Adada yaşayıp da bağı olmayan, şarap yapmayı bilmeyen yok gibi. Bozcaada, balık göç yolları üzerinde olduğu için balıkçılık da uzun geçmişi olan bir meslek. Ada etrafında çeşitli türlerde birçok balık yakalanabiliyor. Özellikle temiz denizlerin göstergesi olan kalamar ve ahtapot, bolluğuyla adanın sembolleri haline gelmiş. Son yıllarda yükselişe geçen turizm ise kontrollü olarak ilerliyor. Adada imar izinleri kısıtlı ve doğanın hakimiyeti hep ön sırada tutulmaya çalışılıyor.
Bozcaada’nın tamamı doğal ve tarihi sit alanı. Mitolojik dönemlere kadar uzanan zengin geçmişi henüz ciddi bir arkeolojik kazıyla ortaya çıkarılmamış olmasına rağmen bilmelisiniz ki bu topraklar yüzyıllardır üzerinden geçen çeşitli kültürlerin izlerini saklamaya devam ediyor. Mitolojide adından sık sık bahsedilen Bozcaada eski ismiyle Tenedos, sadece doğasıyla değil, zengin geçmişiyle de dikkat çekiyor.
Nasıl Gelinir
ARABAYLA
İstanbul’dan Bozcaada’ya gelirken Çanakkale Boğazı’nı geçmek için üç seçeneğiniz bulunuyor:
Gelibolu - Lapseki / Arabalı Vapur(GESTAŞ)
Çandarlı - Lapseki / Özel Motor
Eceabat - Çanakkale / Arabalı Vapur(GESTAŞ)
Kilitbahir - Çanakkale / Özel Motor
Geyikli’den Bozcaada’ya: 10:00 – 14:00 – 19:00
Bozcaada’dan Geyikli’ye: 07:30 – 12:00 – 18:00’dir.
Yolcu: 5 TL
Küçük Motor: 10 TL
Büyük Motor: 16 TL
Otomobil: 45 TL
Minibüs: 70 TL
Otobüs: 190 TL’dir. “Geyikli-Bozcaada Hattında biletler gidiş dönüş kesilmektedir ve araç içindeki yolculardan ücret talep edilmez.”
Gestaş Çağrı Merkezi Numarası: 7/24 ulaşabilecekleri numara 444 0 752 ‘dir
OTOBÜSLE
Büyükşehirlerden Bozcaada’ya her gün otobüs seferleri yapılıyor. İstanbul’dan. 4 otobüs şirketinin çalıştığı hatta yolculuk ortalama 7,5 saat sürüyor. Yazın bütün otobüs şirketleri iskeleye kadar ulaştırıyor. Kışın ise Ezine otobüs garı son durak. Buradan minibüsle iskeleye varmanız mümkün.
Geyikli İskelesinde, feribotu beklerken vakit geçirebileceğiniz bir plaj ve çay bahçesi bulunuyor.
UÇAKLA
Atlasjet firmasi İstanbul-Çanakkale-Ankara bağlantılı uçak seferleri düzenliyor.
Bilet fiyatlari 65 - 125 YTL arasında değişiyor.
Çanakkale hattında yolcu taşıyan tek uçak şirketi olan Atlasjet'in uçuş tarifesi şu şekilde:
İstanbul - Çanakkale
Hergün 21.50
Sadece Pazar 22.30
Ankara - Çanakkale
Hergün 19.50
Çanakkale - İstanbul / Ankara
Hergün 07.00
ADA İÇİNDE ULAŞIM
Adada ulaşım için araba, motor ve minibüsler kullanılıyor. Ama buraya en çok yakışan ulaşım taşıtları motorsiklet ve bisiklet. Adada bisiklet , motorsikletve çok yaygın olmamakla birlikte arabakiralamak mümkün.
Ada merkezi küçük ve sokaklar dar olduğu için arabanızı merkezde belirtilen park yerlerine koyup yürüyerek dolaşmanız daha rahat olacaktır. Ama merkez dışında mesafeler uzun olduğu için bir yere varmak için yürümek çok pratik olmayacaktır.
Ada turu yapmanın en keyifli yolu kendinize ait bir taşıt kullanmak. Adanın anayolları düzgün ve asfalt ile kaplı. Toprak yolların çoğu da taşıtla girmek için müsait. Kendinize yollara bırakarak, kaybolmaktan korkmadan keşfe çıkmalısınız burada. Sonuçta bir adadasınız ve dönüp dolaşıp aynı yere geleceksiniz.
Adanın tek toplu taşıma aracı olan minibüsler, Ayazma ve Habbele Koylarına giden aynı güzergah boyunca işliyor. Sadece Haziran- Eylül ayları arasında çalışan minibüsler, sabahtan akşam saatine kadar 15 dakikada bir ada merkezinden hareket ediyor.
İklim
Adanın, bulunduğu coğrafyadan farklı, kendine özgü bir iklim yapısı bulunuyor. Akdeniz ikliminin etkisi altında olmakla birlikte boğazın tam çıkışında yer alması nedeniyle kuzey rüzgarlarını fazlaca alıyor. Kışları ılık ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak. Nem oranı yüksek olduğu için günlük sıcaklık değerlerinde önemli düşüşler yaşanmıyor. Bu durum bağların yetişmesi için oldukça uygun bir ortam oluşturuyor.
Adada hayatın akışını rüzgar belirliyor sanki. Yılın büyük bölümünde esen rüzgar, yazın kavurucu sıcaklarında serinletici bir etki yaratıyor. Kışın ise anakarayla bağlantıyı kesecek kadar şiddetli olabiliyor. Özellikle son 2-3 senedir kışlar kar yağışı ile birlikte oldukça sert geçiyor.Lodoslu havalar poyraza oranla feribot ulaşımını daha çok aksatıyor.
Poyraz ve lodosun fırtına halinde estiği günlerde feribot seferleri iptal olabiliyor. Özellikle kış döneminde yolculuk planınızı yaparken meteorolojik tahminleri göz önüne almanız sizi sürprizlerden koruyacaktır. Denizdeki 2-3 günlük hava durumu bilgilerini Bozcaada’daki Meteoroloji Müdürlüğünden ya da internetteki ilgili sitelerden öğrenebilirsiniz.
Bozcaada Meteoroloji:0286 697 80 84
www.meteor.gov.tr
www.poseidon.ncmr.gr
Ada Gerçekleri
- Adaya ulaşım sadece bir arabalı vapur ile sağlanıyor.
- Adada sadece Ziraat Bankası bulunuyor. Koçbank'ın mobil subesi sadece yaz döneminde(Temmuz, Ağustos) hizmet veriyor. Burada bulunan ATM'den Vakıfbank, Akbank, Garanti Bankası, Fortis Bank, Yapı Kredi Bankası kartları olanlar 24 saat para çekebilirler.
- Günlük gazeteler sabah en erken feribot seferiyle adaya ulaşıyor. Yaz sezonunda sabahları gazete bayiinin önünde uzun kuyruklar oluşuyor.
- Adada toplu taşıma sadece Ayazma plajına giden minibüslerle sağlanıyor. Adanın her köşesini keşfetmeniz için size ait bir taşıt kullanmanız şart.
- Adada bisiklet, scooter, araba, jeep kiralamak mümkün.
- Adada 1 bayan kuaförü, 3 erkek berberi bulunuyor.
- Bozcaada'da 24 saat esasına göre çalışan, içerisinde diş ünitesi, röntgen cihazı ve laboratuar bulunan bir sağlık ocağı ve bir eczane bulunuyor.
- Ada'da iki terzi bulunuyor.
Tavsiyeler
Yanınızda bir ada şarabıyla günbatımını Batı Burnunda (Rüzgar Gülleri) ya da Göztepe’de geçirin.
Ada şaraplarından doya doya tatmak için Haziran ayında düzenlenen Şarap Tadım Günleri’ni kaçırmayın.
Adanın günlük yaşamını merak ediyorsanız her ay yayınlanan adanın yerel gazetesi Adaposta’yı okuyun.
Ada sularında çok çeşitli deniz canlıları görmeniz mümkün, yanınıza bir şnorkel ve gözlük almayı unutmayın.
Hatırlatmalar
Yaz döneminde feribot iskelesinde uzun araba kuyrukları olabilir, sefer saatinden önce iskelede olmaya çalışın.
Rüzgar güneyden estiğinde adanın kuzey kıyılarındaki koylarında, kuzeyden estiğinde güney kıyılarındaki koylarında denize girildiğini unutmayın.
Feribot seferleri kış döneminde hava durumuna bağlı olarak iptal olabilir. Gelmeden önce meteorolojiden hava tahminlerini öğrenmenizde fayda var.
Feribot Saatleri
GEYİKLİ -BOZCAADA FERİBOT SEFERLERİ
YAZKIŞ
BozcaadaGeyikliBozcaadaGeyikli
07.3008.3007.3010.00
09.3010.3012.0014.00
13.0014.0018.0019.00
16.3018.00
20.0021.00
23.00*24.00*
* Sadece Çarşamba, Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri uygulanır.
- Yaz dönemi 1 Haziran – 21 Eylül’dür
- Feribot için bilet sadece adaya geçerken tek yönlü alınmaktadır.Ayrıca her iki iskelede Belediyeler tarafından, araçlardan 3,5 ytl otopark ücreti olarak toplanmaktadır.
Bilet fiyatları:
Yolcu 3,5 ytl.
Motorsiklet+sürücü 6 ytl.
Araba + sürücü 21 ytl.
- Araç yoğunluğuna ve hava şartlarına göre sefer saatlerinde değişiklik olabilmektedir. Gelmeden önce telefon açarak son durum bilgisini almanızda fayda vardır.
Gestaş Geyikli Feribot İskelesi 0286 632 03 83
- Poyraz ve lodosun fırtına halinde estiği günlerde feribot seferleri iptal olabiliyor. Özellikle kış döneminde yolculuk planınızı yaparken meteorolojik tahminleri göz önüne almanız sizi sürprizlerden koruyacaktır. Denizdeki 2-3 günlük hava durumu bilgilerini Bozcaada’daki Meteoroloji Müdürlüğünden ya da internetteki ilgili sitelerden öğrenebilirsiniz.
Bozcaada Meteoroloji 0286 697 80 84
www.meteor.gov.tr
www.poseidon.ncmr.gr
ADI | STATÜ | İLETİŞİM TELEFON | İLETİŞİM E-POSTA | WEB | ADRES |
ADA BACCHUS BUTİK HOTEL | ÖZEL BELGELİ | (286) 697 85 30 | www.adabacchus.com | SULUBAHÇE ESKİ KULE MEVKİİ BOZCAADA/ÇANAKKALE | |
ARAL TATİL ÇİFTLİĞİ | (286) 697 83 57- 697 83 58 | aral@araltatilciftligi.com | www.araltatilciftligi.com | ÇAYIR YOLU 2. KM. AŞIKLAR ÇEŞMESİ KARŞISI 17680 BOZCAADA/ÇANAKKALE | |
KAİKİAS OTEL VE SANAT EVİ | Tenedos Kazanlar Sok. Kaikias Sanatevi Kale Arkası Bozcaada | info@kaikas.com | www.kaikas.com | Tenedos Kazanlar Sok. Kaikias Sanatevi Kale Arkası Bozcaada | |
ÇAPRAZ TATİL KÖYÜ | 286 697 02 88 | info@capraz.com.tr | www.capraz.com.tr | Çapraz Mevkii 2. Km | |
FAHRİ HOTEL | 286 697 80 96 - 697 84 60 - 697 84 17 | info@hotelfahri.com | www.hotelfahri.com | Alaybey Mah.Namazgah Cad.No:9/11 | |
APOLLON OTEL | 0286 697 01 64 | www.bozcaadahotelapollon.com | Namazgah Caddesi Bozcaada / Çanakkale | ||
ATAOL TATİL ÇİFTLİĞİ | 0286 697 03 84 0532 521 93 12 | www.ataolciftligi.com | Tekirbahçe Mevkii Bozcaada/ Çanakkale | ||
HOTEL KATİNA | 0532 236 24 21 0533 201 00 99 | www.katinaas.com | 20 Eylül Caddesi Bozcaada / Çanakkale | ||
KİBELE KONUK EVİ | 0286 697 05 76 | www.kibelekonukevi.com | Çınarçarşı Caddesi Bozcaada / Çanakkale | ||
MAUNA OTEL | 0286 697 03 33 | www.otelmauna.com | 20 Eylül Caddesi Bozcaada/Çanakkale | ||
PANORAMA OTEL | 0286 697 02 17 0537 813 96 61 | Değirmenler Sokak Bozcaada / Çanakkale | |||
RENGİGÜL KONUKEVİ | 0286 697 81 71 | www.rengigul.com | Atatürk Caddesi Bozcaada/Çanakkale | ||
TENA OTEL | www.oteltena.com | ||||
LEFKOFRİS OTEL | 0286 697 88 26 | Başkuyu Mevkii Bozcaada / Çanakkale | |||
SİESTA OTEL | 0286 697 02 32 | www.siestaotel.com | Tekirbahçe Mevkii BOZCAADA / ÇANAKKALE | ||
ÜZÜM OTEL | 0 286 697 87 89 | info@tenedosbozcaada.com | www.tenedosbozcaada.com | Çapraz Mevkii Bozcaada / Çanakkale |
TÜRKİYE’ DE GÜNEŞİN BATTIĞI EN SON BATTIĞI YERGÖKÇEADA…
Gökçeada...eski adıyla İMROZ , Ege Denizinin kuzeybatısında bulunan ve
Türkiye'nin sahip olduğu adalar içinde, yüzölçümü açısından en büyük olanıdır.
Kirlenmemiş denizi ve bakir topraklarında
maviyi yeşili bütün tonlarıyla barındıran şirin bir adamız.
Dünü, bugünü ve özellikle yarınlarıyla gündemde yerini alacak olan
Gökçeada yüzyılların içinden geçerek
günümüze Grek kültüründen eski Rum köylerini, manastırlarını, kiliselerini taşımış,
Türk ve Rum toplumlarının kaynaşarak dostluk ve kardeşlik içinde nasıl yaşanacağını göstermiştir
Tarihi ve doğal güzelliklerini her adımda görüp hissedeceğiniz
Gökçeada'nın, sessizliğini sadece denizin uslanmaz dalgalarının bozduğu
koylarında ve sahillerinde berrak sularıyla oynayarak yorgunluğunuzu atabilirsiniz.
Aydıncık(kefalos) sahilleri alabildiğince uzanır adanın güneyinde.
Hemen yanı başındaki tuz gölünde çamur banyosuna girebilir
flamingoları şansınız varsa görebilirsiniz.
Gizli koy, Laz koyu, Yıldız koy...birkaçı sadece sayısız koylardan.
Sabah ya da ikindi vakti denize girmeli güneşin olumsuz etkilerine maruz kalmamak için.
Tabii bu arada köyleri gezebilirsiniz buram buram tarih kokan:
Dereköy ; bundan birkaç onyıl önce içinde yaşayan binlerce insanıyla,
altı yüzden fazla hanesiyle Türkiye'nin en büyük köyü olma özelliğine sahipti.
Günümüzde beş on hanesinde yaşayan Rum vatandaşlarımız
dışında terkedilmiş harabe bir köy görünümünde.
Çamaşırhanesi, kiliseleri ve yıkık ta olsa evleriyle görülmeye değer bir köy Dereköy.
Bir diğer köy Tepeköy ise adına yakışır şekilde kurulmuş bir tepenin eteklerine.
Sağlam kalmış evleri ve içinde yaşayanlarla nostalji kokuyor dar sokakları.
15 Ağustos şenliklerinin yapıldığı yer de bu köy. Meryem Ana' nın ölüm yıldönümünde kutlamalar için dünyanın dört bir tarafından gelir çoğu adada doğma büyüme olan insanlar.
Şenliklere katılmak görmek isterseniz sabah erkenden köye gitmenizde fayda var
zira günün ilerleyen saatlerinde dar toprak yol arabalarla
dolup taşmaya başlar ve köye ulaşmak zorlaşır.
Ve Zeytinliköy; halen en popüler ve en çok korunmuş
ayakta kalmış olma özelliğini taşıyor.
Köydeki evlerin çoğunluğu onarılmış ve içinde yaşam devam etmekte.
Yeşillikler içinde bir tepe kenarında kurulmuş Zeytinliköy de.
Kuşbakışı Gökçeada merkezine ve ovaya bakıyor.
Hemen her taraf zeytinliklerle dolu.
Yüzyıllık geleneğin yaşatıldığı Madamın Dibek Kahvesi'nden
içmeden ayrılmayın köyden.
Kiliseler, çeşmeler, evler, taş döşeli daracık sokakları
birer kare hatıra yansıtır ayrılınca adadan.
Yaşlı Çınar ağaçları ve tarihi çeşmesiyle Eskibademli Köyü
görülmesi gereken bir diğer köy adada.
Kaleköye denize ovaya en güzel buradan bakabilirsiniz.
Oldukça dik bir toprak yoldan çıkılıyor köye .
Şöyle gezinin köyün içinde sonra eski okul binasına gelin ve
harabe okulun balkonundan güneşin batışını izleyin...
anlatmak imkansız yaşayın ...
Gökçeada'nın en renkli en hareketli cıvıl cıvıl yeri Kaleköy ... a
kşam saatlerinden itibaren gecenin ilerleyen saatlerine kadar
dolu dolu yaşanır Kaleköy'de. Restoranlar, barlar, kafeler, çay bahçeleri
herkese ve her keseye hitap edebilecek zenginlikte.
Kaleköy sırtını bir tepeye dayamıştır .Bu tepenin zirvesinde
ise adını aldığı kale kalıntıları vardır. Kısa bir yürüyüşle çıkıp
denizi seyretmelisiniz Semadirek 'e karşı ...
Kuzulimanı ilk göreceğiniz yerleşim yeri adada.
. yavaş yavaş gelişmeye başlayan küçük bir liman.
Biraz çorak görünüm ilk anda sizi hayal kırıklığına uğratsa da
Gökçeada'nın genelinde ve özellikle Kuzulimanı bölgesinde
ağaçlandırma çalışmaları hızla devam etmekte.
Gökçeada' ya İstanbul tarafından gelmek için
Tekirdağ-Malkara-Keşan-Gelibolu - Eceabat yolunu kullanmanız ve
Eceabat'a geldikten sonra Kabatepe Limanı'ndan adaya
gemi ile hareket etmeniz gerekiyor.
Gemileri ve sefer saatleri hakkında yeterli ve güncel bilgiyi
ulaşım bölümünde bulabilirsiniz. İzmir ve Bursa tarafından gelecek olanlar ise
doğrudan Çanakkale'ye gelerek buradan
BANDIRMA feribotu ile adaya hareket etmek durumundalar
. Yine feribot saatlerini ulaşım bölümünden güncel uygulamalar ile takip edebilirsiniz .
Gökçeada'dan neler satın alabilirsiniz?
En çok bulunabilecek şey doğal katkısız Ada zeytinyağıdır.
Ada kekiği ve adaçayı da alabilirsiniz.
Ev yapımı Ada şarabı, yine zeytinyağlı sabun, salça, pekmez, köy peyniri,
şifalı bitkiler, kekik ve çam balı, mevsim meyveleri ( yaygın olarak, dut, incir,
ayva, kayısı, üzüm, kavun, karpuz) ve Ege balıklarının en iyilerini alabilirsiniz.
Ne zaman ve nerede denize girebilirsiniz?
Gökçeada'nın Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos,
Eylül ayları deniz turizmi açısından en elverişli aylarıdır.
Deniz ve hava sıcaklıkları buna uygundur. Bir hatırlatma da yapalım,
rüzgar hangi yönde esiyorsa ters istikamette deniz dalgasız,
akıntısız bir durumda olur.
Rüzgar istikametli yerler ise yelken, sörf gibi sporlara meraklılar için idealdir.
Gökçeada'da kumsal seçenekleri de bulunmaktadır: İnce kumlu,
küçük taşlı, taşlı, kayalık, orman dibi, sadece denizden ulaşılabilen vb.
SOSYAL HAYAT
Gökçeada Anadolu'nun bir çok vilayetinden gelme insanımız yanında,
Rum vatandaşlarımız kardeşçe yaşamaktadır.
Rum vatandaşlarımız tüm ibadetlerini rahatlıkla yapabilmekte,
örf, adet ve geleneklerini yaşatmaktadırlar.
Öyle ki Anadolu'da kilise ve manastır sayısı en fazla olan yerdir.
Bunlar rahat bir şekilde tamir ve onarım görebilmekte ve
amacı dışında kullanılmamaktadır.
Gökçeada'da bu iki farklı toplum, aralarında kız ve oğlan alıp vermektedirler.
Bayramlarını, sevinçlerini ve kaderlerini birlikte yaşamaktadırlar
iki toplumun dini ve milli bayramları birleşince senenin
büyük kısmı kutlamalarla,festivallerle ve panayırlarla geçer.
SAĞLIK
Gökçeaada'da 25 yataklı bir Devlet Hastanesi
(Üroloji, Genel Cerrahi, Dahiliye, Diş, Laboratuar,
Röntgen, Anestezi, Ameliyathane ve Acil Poliklinik) ve merkezde
bir Sağlık Ocağı bulunmaktadır. Sahil Sağlık Denetleme
Merkezi Baştabipliği de faaliyetlerini sürdürmektedir.
Hastanenin kendine ait bir ambulansı bulunmaktadır.
KUMSALLAR
Gökçeada çepeçevre (95km.) saran sahil şeridi, irili ufaklı kumsallara sahiptir.
Şu an pek çoğu bakir bir durumda olan kumsallar,
dünyanın en temiz sahilleri olarak bilinmektedir.
Aydıncık, Gizli Liman, Yuvalı, Uğurlu, Pirgos, Lazkoyu, Kuzulimanı,
Sualtı Milli Parkı'nın da içinde bulunduğu Yıldızkoy, Mavikoy, Yelkenkaya
en önemli plajlarıdır.Güney sahilleri ipek gibi kum, kuzey sahilleri çakıllıdır.
30 km. uzunluğundaki Ada'nın 27 km.lik bölümünde denize girilebilir.
AVCILIK
Gökçeada'da çeşitli av hayvanları barınır.
Bunların en önemlileri, keklik, ada tavşanı, sığırcık, yaban güvercini,
yaban ördeği, bıldırcın ve yaban kazıdır.
Bunların yanında sincap, kaplumbağa, karabatakta çok görülür.
Avcılık düzenli olarak yaptırılmaktadır.
Av sezonu dışında avlanmaya izin verilmemektedir.
Yasaklar tam uygulandığı için av hayvanlarının
düzenli şekilde üremeleri mümkün olmaktadır.
Av sezonlarını ve avlanma koşullarını ana sayfamızda devamlı güncellemekteyiz.
BALIKÇILIK
Gökçeada konum itibari ile çeşitli balıkların barınağı ve geçiş bölgesidir.
Özellikle levrek, eşkina (kaya levreği), sinarit, karagöz, lüfer, orfoz,
orkinos, izmarit, istavrit, mercan, kolyoz, uskumru, sarpa,
çipura, barbun, sargoz, tombik, kefal, ve sardalye çokça çıkmaktadır.
Sualtı dünyasının sadece temiz denizlerde
yaşayan canlıları, ıstakoz, ahtapot, kalamar, dilbalığı, karides,
midye çeşitleri bolca bulunmaktadır.
Sadece Ege Denizi'nde yaşayan orfoz ve orkinoslarında
üreme bölgesidir ve bu canlılar koruma altındadır.
Profesyonel balıkçılığın yanında amatör balıkçılıkta yaygındır.
Özellikle sualtı zıpkın avcılığı,ve karadan olta
balıkçılığı da gelişmiştir.
SÜNGERCİLİK
Ege'nin süngercilikte gözbebeği Gökçeada'da bir zamanlar
200 tekne birlikte sünger avına çıkardı.Bir hastalıktan ötürü uzun yıllar
Ege Denizi'nde süngercilik yapılamamıştır.
Gökçeada'da 25 çeşit sünger yaşamakta ve çevre adalara
doğru yayılmaya başlamaktadır. Yakın gelecekte de eskisi gibi
Gökçeada süngerciliğin tekrar başkenti olacak ve Ege Denizi'ne hayat verecektir.
BAĞCILIK
Gökçeada'da çavuş ve kara üzüm oldukça yaygın olarak yetişir.
Bu üzümler şarapçılık ve pekmezcilik açısından üstün değere sahiptirler.
Normal tüketimde de kalitesi iyidir, özellikle kansızlık ve karaciğer
hastalarına iyi gelmektedir. Ada'da ev yapımı şaraplar bulunmaktadır.
ZEYTİNCİLİK
Gökçeada'da yüzyıllar boyu zeytincilik gelenekselleşmiştir.
Yaklaşık 200 bin zeytin ağacı mevcuttur.
Son zamanlarda Gemlik tipi sofralık zeytin üretimi de yapılmaya başlanmıştır.
Ada'da 600 yıllık zeytin ağaçları bile bulunmaktadır.
Ada zeytinleri genelde yağlıktır. Ada'da günlük 40 ton sıkma kapasitesi olan
son sistem kontini zeytin yağ fabrikası ve sulu baskı fabrikaları bulunmaktadır.
Zeytinler günü gününe sıkıldığı için asit yok denecek kadar az
ve nefaseti yüksek yağlar elde edilmektedir.
Prinası yakacak olarak değerlenmektedir.
Ayrıca saf zeytinyağından yapılan sabunların da kalitesi yüksektir.
Bölge zeytincilik için devlet tarafından da desteklenmekte ve teşvik kredileri verilmektedir.
İLETİŞİM
Turkcell Ada'nın birçok yerinde, Telsim ve Avea ise
Merkez ve Kaleköy'de hizmet vermektedir.
Diğer GSM operatörlerinin baz istasyonları yoktur.
Ada'nın her yerinde telefon vardır. Ada'da üç adet Internet Cafe bulunmaktadır.
BANKALAR
Gökçeada'da T.C. Ziraat Bankası ve T.C. İş Bankası bulunmaktadır.
Her iki bankanın da ATM makineleri mevcuttur.
Bu bankaların post (kredi kartı) makineleri otellerde ve
alış-veriş merkezlerinin çoğunda kullanılmaktadır.
EĞLENCE
Gökçeada'da yaşam güneş ve denizden ibaret değildir.
Geceleri de en az gündüz kadar hareketli ve eğlencelidir.
Konaklama ve eğlence yerlerinin birbirinden farklı yerlerde olmasından dolayı,
eğlence mekanlarını, gelen turistlere gürültü kirliliği yaşatmaz.
Ada'da bar, disko, kafe, balık restaurant ve taverna yeterince bulunmamaktadır.
Şu an Gökçeada Ege ve güney sahillerine oranla sessiz ve mütevazıdır.
Her geçen gün bunlara yenileri eklenmektedir.
Gökçeada'da yazın film festivali düzenlenmektedir.
Genellikle yaz aylarında, konserler, basketbol, voleybol, plaj voleybolu
, tavla turnuvaları, uçurtma şenlikleri,
1 Temmuz Kabotaj Bayramı'nda su sporları müsabakaları,
toplu sünnet şenlikleri, tiyatro gösterileri, güzel sanatlar sergileri olmaktadır.Y
az aylarında su kayağı ve sörf için malzeme kiralayabilir ve unutulmaz anlar yaşayabilirsiniz.
ADI | STATÜ | İLETİŞİM TELEFON | İLETİŞİM E-POSTA | WEB | ADRES |
ZEUS BUNGALOW OTEL&TATİL KÖYÜ |
| 0286 8873332-35
|
| www.zeusotel.com | KUZU LİMANI MEVKİİ GÖKÇEADA/ ÇANAKKALE |
GÖKÇEADA RESORT HOTEL | 4 YILDIZ | 0286 8874833-34-35 | info@gokceadaresort.com | www.gokceadaresort.com |
|
ZEYTİNDALI HOTEL |
| 0286 8873707 |
| www.zeytindalihotel.com | Zeytinli Köyü /GÖKÇEADA ÇANAKKALE |
OTEL TAŞKIN |
| 0286 8873266 0286 8873114
| taskinotel@mynet.com |
|
|
MAVİSU RESORT OTEL |
| 0286 8976090 0286 8976246 |
|
| UĞURLU KÖYÜ MEVKİİ GÖKÇEADA/ ÇANAKKALE |
Doğu ile Batı kültür hazinelerinin kucaklaşarak, antik destanlarla beslenip gerçekliğe ulaştığı, tarihi mekan Troia Çanakkale il sınırlarında ve merkeze 30 km. mesafede, Tevfikiye ve Çıplak köyleri yakınında bulunmaktadır.
Coğrafi açıdan oldukça stratejik bir noktada bulunan Troia iki kıta arasında ticaret yollarının da buluştuğu önemli bir konuma sahiptir.
Troia Kralı Priamos'un oğlu Paris Tanrı Zeus tarafından Dünya'nın ilk güzellik yarışmasının yapıldığı İda Dağı'nda en güzeli seçmek üzere görevlendirilmiştir.
Tanrıçalar Aphrotide, Hera ve Athena en güzele verilecek altın elma ödülüne sahip olma isteğiyle yarışmaktadırlar. Tanrıçaların hepsi Paris'e en güzel seçilmek için vaadde bulunurlar.
Hera, Paris'e Asya ve Avrupa'nın krallığı'nı; Athena, Troya'lıları Akha'lar üzerine muzaffer etmeyi; Aphrodite zevce olarak dünyanın en güzel kadınını vaat eder.
Paris bunun üzerine Aphrodite'i en güzel seçer ve bir zaman sonra Sparta,ya kralla görüşmek üzere elçi olarak gönderilir.
Paris Sparta Kralı Menelaos'un eşi Helena'yı görür görmez aşık olur. Helena'da Paris'ten etkilenir. Paris ve Helena Troia'ya kaçarlar.
Karısının zorla kaçırıldığını düşünen Menelaos, Helena'yı almak üzere büyük bir Akha ordusu ile Troia'ya doğru yola çıkar ve 10 yıl süren Troia savaşını başlatırlar.
Toplam 9 yerleşim evresinin tespit edildiği tarihi kentin 5000 yıl önce kurulduğu ve çeşitli uygarlıklar tarafından iskan edildiği görülmektedir.
Troia 1 Dönemi M.Ö. 3000 – 2500 yıllarına tarihlenmekte olup, Erken, Orta, Genç Troia 1 olarak değerlendirilmektedir.
Döneme özgü balıksırtı şeklinde örülmüş duvarlar ve aletlerde bakır ve bronz kullanıldığı görülmektedir.
Troia 2 Dönemi, üst üste oluşan 7 kattan 3 ana evresi ile 2a, 2b, 2c,isimleri ile belirtilmektedir. Troia 2'de çark kullanımı başlamıştır.
Altın, gümüş ve elektrondan yapılmış takılar, süs eşyaları, kap formları bulunmuştur.
Troia 3 Dönemi diğer dönemler kadar gelişme göstermemiştir.
Troia 4 Dönemi ve 5 Dönemleri M.Ö. 2200 – 1800 ile tarihlendirilmektedir.
Troia 6'da bulunan ithal Miken ve Kıbrıs kapları Troia 7 Dönemin'de de karşımıza çıkmıştır. Troia 7 Döneminde büyük bir yangının izleri mevcuttur.
Troia 8'de yapılan arkeolojik araştırmalarda muhteşem Athena Tapınağı ve iki altara ait buluntular ele geçirilmiştir.
Buluntuların en eskisi M.Ö.7. Yüzyıldan önceye tarihlenmektedir.
Troia 9, Roma Dönemi'nde iskan edilmiştir Bu döneme ait önünde mozaik döşemesi bulunan yapı kalıntısı, tiyatro ve bouleuterion oldukça etkileyicidir.
Troia'dan elde edilen arkeolojik bulgular Çanakkale Arkeoloji Müzesi ve İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.
FOTOĞRAF GALERİSİ...
Troia I-Güney girişi ve savunma duvarındaki kulenin doğu yüzü.
Troia I-Kuzeyden Schliemann Yarması'ndaki uzun evlerin taş temelleri.
Schliemann Yarması 1989.
Troia II-Kale duvarı, güneybatı kapısına giden taş rampa- arka planda megaronu kaplayan çatı görülmekte.
Troia II-Güney batıdan, anakayaya oyulmuş direnek sisteminin temel çukurları görülmekte.
Troia II /III dönemi megaronunu kaplayan koruma çatısı.
Troia VI Doğudan kale duvarı, kuleler ve saray binaları.
Troia VI Doğudan kale duvarı, kuleler ve saray binaları.
Troia VI Güneyden doğu kulesi, doğu girişi ve doğu duvarının görünümü.
Troia VI Kale duvarı güney kapısı, kuleler, steller ve su kanalının güneyden görünüşü.
Troia VI Aşağı kentin anakayaya oyulmuş savunma hendeği, giriş alanı ve Helenistik ev temelleri görülmekte
Kuzeydoğu bastiyonu, merdivenler ve iç kesimdeki sarnıç (Troia VIII). Yunan-Roma (Troia VIII/ IX) tapınak alanını çevreleyen temenos duvarının restorasyon sonrası hali.
Troia IX Odeion' da bulunan zırhlı İmprator Hadrian heykeli.
Troia IX Aşağı kentteki cadde
Troia IX Aşağı kentteki kazılar
Troia IX Troia' nın doğusundaki su kemeri.
Odeionda bulunan Augustus kafası.
Mağarının kuzeydeki girişi.
Güneyden, Odeionun restorasyon sonrası hali.