Seramik Şehri Çanakkale
Önsöz
"Çanakkale Seramikleri'nin özellikle 19. yüzyıl örneklerinin en tanınmış biçimlerinde, adeta içten
gelen bir coşku ile uygulanmış aplike barok karakterli kabartmalar görülür. Rozetler, girdandlar, ay-yıldız,
saltanat arması, hayvan kabartmaları en tanınmışlarıdır... Çanakkale seramiklerinde, formlar yanında
dekorların çeşitliliği de daima ilgi çekmiştir..." Prof..Dr.Ara Altun (Çanakkale Seramikleri, İstanbul,
1996)
"Çanakkale seramikleri stil, kompozisyon, renk ve desen bakımından Anadolu Türk seramiğine
büyük yemlik getirmiştir... İlginç desenleri ile dikkatimizi bilhassa çeken 18. asra ve 19. asrın birinci yarısına
ait Çanakkale seramikleri stilize ve çok etkileyici kompozisyonları ile ileri bir sanat görüşüne işaret eder..."
Gönül Öney(Türk Devri Çanakkale Seramikleri, Ankara, 1971)
"Çanakkale Seramikleri yerel, geleneksel ve özgün bir değer olup, bizi bize anlatmaktadır. Bu
değer kentin yerel kültürel kimliğini oluşturacak temel akslardan birisidir. Bu kültürel kimliğin, kente katacağı
değerin yanı sıra, kentin dünyaya açılmasını sağlaması da mümkündür. Birçok kent, kimlik oluşturma adına
eften-püften küçük şeyleri abartırken, Çanakkale, elindeki böylesine büyük ve değerli kültürel değerin farkına
bile varamayacak durumdadır. Gelibolu savaş alanları ile Troia arkeolojik yerleşimi arasında sıkışıp kalan
Çanakkale kenti, kendine ait özgün kimliğini, seramik kültürel kimliğiyle bulabilir ve özgünlüğüyle dünyada
var olabilir..." Mimar İsmail Erten, (Bu Kentin Adı da Sanı da Seramik, 2008)
"Seramik Şehri Çanakkale". Bu üç kelimelik unvan, arkaik bir çağrışım yaratıyor ilk karşılaşıldığında. Geride kalmış, unutulmuş bir şeyden söz ediliyormuş duygusunu yaratıyor sanki "Seramik Şehri Çanakkale". 2008'de başlayan bir çalışmaya da başlık olan Çanakkale Seramiklerinin çok değil 300 yıllık bir geçmişi var. Bu 300 yılın yaklaşık 250 yılında hayatın bir parçası olan Çanakkale Seramikleri, son 50 yılda, Çanakkale'nin hayatından çıkmış ve unutulmaya yüz tutmuş.
Çoban ateşi misali, zorlukla sürdürme gayreti içinde olan birkaç ustanın dışında bugüne "bişey kalmadı" derken, seramiğe özellikle de Çanakkale Seramikleri'ne önem veren "birkaç iyi adam", başta Erdinç Bakla ve Hülya Acar; çoban ateşlerinin sönmemesi, daha gür ve çok yanması için bırakmadıkları korlanmış sevdalarıyla Çanakkale'yi tutuşturdular.
Bir araya getirdikleri kent aktörleriyle uzun, zorlu ve ince bir köprüden geçerek, "Çanakkale Seramik Müzesi"nin "temel harcı" oldular.
Oluşturdukları seramik gönüllüleriyle 3 yıl sürecek bir maceranın sonunda yeniden "Seramik Şehri Çanakkale" unvanını kente kazandırmada önemli bir eserin yolunu aydınlattılar: Seramik Müzesi. Çanakkale'nin değeri ya da Çanakkale'yi değerlendiren seramik, umarız ki onunla artık ayrılmayacak ve daha uzun yıllar birarada anılmaya devam edecektir.
Bunu bize söyleten çok şey var artık bu kentte: Yerel Yönetim'in bilinçli ve inançlı tutumu, Üniversite'nin Seramik Bölümü, bir kaç ustanın (hatta bir ustanın) elinde/tezgâhında yetiştirilen "yeni seramik ustaları", duyarlı sivil toplum kuruluşları ve Seramik Müzesi.
Bu kent, geçmişten bugüne gelen kültür değerleri ile bugünden geleceğe aktaracağı kültürel değerlerle birlikte "kimlikli bir kent"; bunları yaratanları ve koruyanlarıyla da "kentli kimliği"ni oluşturacaktır. "Seramik Şehri Çanakkale" proje süreciyle ilgili bilginin yanı sıra, Çanakkale Seramikleri'yle ilgili Prof. Dr. Erdinç Bakla'nın metnine de yer verdiğimiz bu rapor kitap "kentlilerin kendileri için" yaptıklarının da yeni bir belgesi aynı zamanda.
"Seramik Şehri Çanakkale Çalışma Grubu"nda emeği geçenlere ve Çanakkale Belediyesi'ne teşekkür ederiz.
Saim Yavuz
ÇANAKKALE YEMEKLERİ
Derleyenler : Aynur GANİLER, Filiz MUTAY
Fotoğraflar : Başol ÖZYAYLA, Erhan TAYLAN
Grafik Tasarım : Şenol GÜVEN
Basım Tarihi : 2015
ÇANAKKALE KAZDAĞI ENDEMİK BİTKİLER KİTAPÇIĞI
Basım Tarihi : 2015
ÇANAKKALE RÜZGARLARIN DÖVDÜĞÜ KENT
Yazar : Selçuk KIZILDAĞ
Fotoğraf Sanatçısı : Levent ÇELİKEL
Basım Tarihi : 2013
İÇLİ DIŞLI BİR SAVAŞ
GELİBOLU / ÇANAKKALE 1915
Yazan : Robyn ROWLAND
Türkçeleştiren : Mehmet Ali ÇELİKEL
Basım Tarihi : 2015
Ancak Seninle Birlikte
Kent Eylem Planı'nı imece ile hazırladık. İmece ile uygulayacağız. Bu imecede kentteki kurum, kuruluş, kentlilere, sivil toplum örgütlerinden toplumsal kesimlere kadar kentteki her oluşumun farklı nitelik ve nicelikte emeği olacak.
Tıpkı hazırlanış sürecinde olduğu gibi bugün ve yarınlarımızda içtiğimiz suyun, soluduğumuz havanın, bastığımız toprağın, yediğimiz besinin, oturduğumuz evin kalitesi; sağlık, eğitim, kültür, sanat gibi hizmetlerin nitelikleri ile bunların sürekliliği ve ulaşılabilir olmasını gerçekleştirmek el birliği ile mümkün olabilir.
KENT GÖRÜŞÜ
Çanakkale Kentinin gelecek öngörüsü olan Vizyon, ilke ve değerleri ile Misyonu Çanakkale Kent Konseyi Genel Kurulu'nun 21 Haziran 2007 tarihli toplantısında belirlendi. Gelecek öngörüne ulaşmanın yol haritası olan Çalışma Alanları ve Konuları Eylem Planları Çanakkale Kent Konseyi Şenel Kurulunun 30 Ekim 2008 ve 18 Aralık 2008 tarihli toplantılarında değerlendirildi.
Bu toplantılarda, uygulama süreci de görüşülerek, Çanakkale Yerel Gündem 21 sürecinde hazırlanan ve tamamlanan Kent Eylem Planı'nın uygulama dönemindeki sahibinin Çanakkale Kent Konseyi olması kararlaştırılıp, uygulama dönemi ile ilgili süreç ve görevler saptandı.
PLANDAN EYLEME
Şimdi önümüzde Kent Eylem Planı, "Eylem" niteliğinin ön planda olacağı uygulama dönemi var. Bu dönemde bugünkü ihtiyaçlarımız ile yarınki yaşam koşullarımız arasında nasıl bağ kuracağımız biz, Çanakkalelilere bağlıdır.
Kent Eylem Planı'mı "Eylem"in hedeflerini ve bu hedeflere ulaşma yollarını göstere dinamik bir kent belgesi haline getirdiğimiz ve gündelik yaşamın karmaşası ve koşturmacısı içinde kılavuz olarak yararlandığımız ölçüde bugünkü yaşamımıza etki edecek, geleceğimizin oluşmasına katkı yapacaktır. Yoksa raf lordaki yerini alarak, söz olmaktan ileriye gitmesi zor olacaktır.
EL BİRLİĞİ
Kent Eylem Planı'nın kendimizin daha kaliteli yaşayabilmesini ve çocuklarımıza daha güzel yaşam koşulları bırakılabilmesini sağlamasında Çanakkale Kent Konseyi, Kent Eylem Planı'nın uygulamalara rehberlik etmesinde harekete geçirici ve yol gösterici olarak önemli bir rol oynayacaktır. Kent Konseyi'nin bu rolü gereklidir ama yeterli değildir.
Hazırlanışı sırasında mevcut olan imece daha da gelişerek kurumsal açıdan stratejik planların, toplumsal açıdan programların, bireysel açıdansa uygulamaların genel çerçevesini çizen bir rehber olarak yararlanıldığı ölçüde Kent Konseyi'nin rolü uygulanmaya dönüşüp, Çanakkalelilerin çevre ve yaşam kalitesini artırabilir.
KENTİMİZİN, KENDİMİZİN VE ÇOCUKLARIMIZIN YAŞAM KALİTESİ ELLERİMİZDE
ÇANAKKALE KENTİNİN VİZYONU, İLKE VE DEĞERLERİ, MİSYONU
Çanakkale Kent Konseyi, Çanakkale Kentinin Vizyon, İlke-Değerler ve Misyonu'nu, 21 Haziran 2007 tarihli Genel Kurulu'nda şöyle belirlemiştir.
ÇANAKKALE KENTİNİN VİZYONU
Kentsel değerlerini sürdürülebilir gelişme anlayışıyla bütünleştiren ve planlayan; evrensel değerlerden hareketle katılımcı yerel demokrasi anlayışını benimseyen; geleneğindeki toplumsal çoğulculuk ve barış anlayışını geleceğe taşıyan; ticaret ve hizmet konularında öncü; yerel değerleri geliştiren; üniversite ve bölgesel değerleri destekleyen bir kültür ve turizm kenti.
VİZYONUN AÇIKLANMASI
Kentsel değerler:
ÇANAKKALE KENTİNİN İLKE ve DEĞERLERİ
ÇANAKKALE KENTİNİN MİSYONU
Kentin
v Tarihi, kültürel ve doğal değerlerinin korunup geliştirilerek gelecek kuşaklara aktarılması ve bu değerlerin turizm ile ilişkilendirilmesi;
v Toplumdaki farklılıkların sahip oldukları yaşam alanlarının korunması ve geliştirilmesi;
v Üniversite ile iletişim ve etkileşim içinde olunması ve çalışma ortamının geliştirilmesi, kentsel olanakların arttırılması;
v Hizmet sunanlar ile hizmetten yararlananların hizmetleri müzakere etme ortamının sağlanması;
v İl merkezi olarak kamusal ve sektörel hizmetler ile tüm ihtiyaçların karşılanacağı ticaretin geliştirilmesi;
v Sosyal politikalarla huzurlu ve güvenli bir kentin oluşturulması;
v Kentsel büyümede gelişme alanları ile etkileşim bölgelerindeki doğal kaynakların korunmasıdır.
ÇALIŞMA ALANLARI VE KONULARI EYLEM PLANLARI İLE İLGİLİ AÇIKLAMA
KAPSAMI: Planlama alanı Çanakkale kentidir. Yakın çevresi, ilçeler ve kentin etkileşim içinde bulunduğu diğer yerler çok detaya girmeden konusuna göre dikkate alınmaktadır.
YÖNTEM: Karar verme süreçleri ve kadın, engelli, çocuk, genç gibi dezavantajlı kesimler, Eylem Planı konularını yatay kesenler olarak alınıp, tüm konular içerisinde özel olarak dikkate alınmıştır.
Amaç ve temel politikalar, uzun ve orta vadeli perspektiflerle belirlenmiştir. Önerilen projeler, Türkiye'nin ve AB'nin planlama dönemlerine uyumdan dolayı 7'şer yıllık projeler olarak öngörülmüştür. Plan 2007-2008 yıllarında hazırlandığı için, ilk uygulama dönemi 5 yıllıktır. Girdi ve kaynaklar kısmı doldurulmayıp, uygulama aşamasında ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından belirlenmesi önerilmiştir.
ÇALIŞMA ALANLARI VE KONULARI EYLEM PLANLARININ BÖLÜMLERİ
Eylem Planı, 3 çalışma alanında 24 konu ve çalışma alanları dışında 1 konu olmak üzere, 25 konudan oluşmaktadır. Konu Eylem Planları 9 bölümden oluşmaktadır: Eylem Planlarının bölümleri ve ifade ettikleri aşağıdaki gibidir:
Amaç: İlgili konuda uzun vadede Vizyona ulaşmaya katkıda bulunacak olan ideal durum;
Temel Politika: Amaca ulaşmaya katkıda bulunacak olan ve orta-uzun vadede gerekli olan temel adımlar;
Öngörülen sonuçlar: Temel politikanın uygulanması ile elde edilecek olan fayda;
Faaliyetler: Temel politikaların gerçekleşmesi ve öngörülen faydanın elde edilmesi için kısa ve orta vadede yapılması gereken çalışmalar;
Kurumların programlarında olan uygulamalar: Kurum ve kuruluşların planlarında/ programlarında olan uygulamalar;
Önerilen Projeler: İlgili faaliyetin gerçekleşmesi için kısa vadede (belirli kaynak ve zamanda) yapılacak olan somut işler;
İlgili Kurum / Ortaklar: Kurumların programlarında olan uygulamaların hangi kurumun programında bulunduğu ya da önerilen projelerin gerçekleşmesine katılabilecek olan muhtemel ortaklar;
Girdi ve kaynak: Önerilen Projelerin uygulanması için gerekli olan malzeme, donanım, insan gibi girdiler ve bunların maliyeti (ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından uygulama aşamasında belirlenmesi);
Süre: Önerilen projenin uygulanması için gerekli olan zaman miktarı.
ÇANAKKALE BOĞAZI SAVUNMA YAPILARI KALELER VE TABYALAR
Yazar : Cevat İNCE
Basıma hazırlık ve grafik tasarım : Ali AKDAMAR
Görsel Malzeme : Çanakkale Kent Müzesi, Çanakkale Deniz Müzesi, İbrahim AKSU Arşivi
Çeviri : Alphan VARDARLI
Basım Tarihi : 2009
Hero ile Leandros
ÇANAKKALE YÖRESİNDE YAŞANMIŞ EFSANE AŞKLAR
Yazan : Yusuf AY
Resimleyen : Ceren İLYASOĞLU
Basım Tarihi : 2016
Sunuş
3.7.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye
Kanunu'nun 76. maddesi "Kent Konseyi"ni aşağıdaki şekilde tarif
eder:
"MADDE 76 - Kent Konseyi, kent yaşamında; kent vizyonunun ve
hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun
korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal
yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap
verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye
çalışır. Belediyeler kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının, sendikaların, noterlerin, varsa üniversitelerin, ilgili
sivil toplum örgütlerinin, siyasi partilerin, kamu kurum
ve kuruluşlarının ve mahalle muhtarlarının temsilcileri ile diğer
ilgililerin katılımıyla oluşan Kent konseyinin faaliyetlerinin etkili ve
verimli yürütülmesi konusunda yardım ve destek sağlar. Kent
konseyinde oluşturulan görüşler belediye meclisinin ilk
toplantısında gündeme alınarak değerlendirilir. Kent Konseyi'nin
çalışma usûl ve esasları İçişleri Bakanlığı'nca hazırlanacak
yönetmelikle belirlenir."
Belediye yasasındaki bu madde gereği İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan, 8.10.2006 tarih ve 26313 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Kent Konseyi Yönetmeliği" yürürlüğe girer. Daha sonra bakanlıkça yapılan bazı değişiklik maddeleri de 6.06.2009 tarih ve 27250 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanır.
Çanakkale Belediyesi'nin desteğiyle YG21 Program sürecinde yönetmeliği hazırlanarak Eylül 2004'te kurulan ve daha sonra da İçişleri Bakanlığı'nın yayımladığı yönetmeliği uygulayarak çalışmalarına devam eden Çanakkale Kent Konseyi bir "Çalışma Yönergesi" hazırlar. Genel Kurul'da kabul edilen yönergeyle de uygunluk içerisinde farklı alanlarda görev yapacak meclislerin kuruluşu ve oluşumu sağlanır.
Kentlilerin karar süreçlerine katılımında önemli bir işleve sahip olan Kent Konseyleri, meclisleriyle, aynı zamanda kentin demokratik ortamının da güçlenmesine katkı sağlayacaktır.
Yeniden basımı yapılan bu kitapçıkta yeni kurulan meclislerimizin de yönergeleri yer almaktadır. Ayrıca gerek bakanlığın yaptığı değişiklikler, gerekse genel kurullarımızda yapılan yönerge değişikliklerinin yer aldığı Yönetmelik ve Yönergeler kitapçığımızın herkes için yol gösterici olması dileğimizdir.
Çanakkale Kent Konseyi Yürütme Kurulu
Yat Limanı Raporu
bir-iki cümle
Önce; marina ve balıkçı barınağını "dert" edinen bir grup, hiç işi-gücü yokmuş gibi, "bişey yapmak lâzım" diyerek Kent Konseyi'nin kapısını çalmadan girer.
Sandalyelere oturmadan başlayan, "Marinanın orası akıyor, burası kokuyor, şurası dökülüyor. N'olcak bu marinanın hali? Bi'şey yapmalı"yla başlayan sağanak, 9 ay sonra dinecektir.
Sonra; 9 ay sonra sandalyelerinden kalkan "marina sakinleri" masanın üzerine elinizde tuttuğunuz raporu bırakıp 5-6 kişi geldikleri masadan, arka sayfada isimlerini okuyacaklarınızı da "dert"lerine "derttaş" ederek ve en güzeli "tanış" olarak ve de birçok yeni bilgiyi yanlarına alıp kalkarak, marinalarma doğru yola koyuldular.
Şimdi; marina, daha çok güzel, bakımlı ve güvenli olacaktır. Şimdi, kent sahipsiz olmadığını biraz daha anlayacaktır.
Her zaman; marina çalışma grubunda emek verip zaman harcayanlar ise; her marina önlerinden geçişte, içlerinde bir kımıltı hissedecek, kimbilir "şen olasın Çanakkale" diye mırıldananlar da olacaktır. Bahtiyar olsunlar. Çanakkale Onlarla güzel. Hepsinin emeklerine sağlık.
Saim Yavuz
Önsöz
Mutlu insanlar vardır ki, bulunduğu ortamları da mutlu kılarlar. Bir mutlu, mutlulara dönüşür. Ortamı saran mutluluk havası bulunulan mekâna da siner.
Kentler vardır karlı dağlara sırtını dayamış.
Yüzünü yeşilliklerle yıkayan kentler, bozkırın göbeğindeki kenti kıskandırır.
Ya, eteklerini boğazın serin sularında ıslatan kaç kent vardır ki?
Yer kürenin binlerce yerleşiminde birbirinden farklı bin bir kent yaratan insanoğlu "yıldızlar şaşsın bu çeşitliliğe" diye böbürlenmekte midir?
Yıldızlar evreninde bir yıldız ki içinde binlerce yıldız barındırır. Binlerce yıldan buyana da seyreder durur köye dönmüş bu dünya, hem kendini hem de kendindekileri.
Memnun mudur, sormak lâzım. Dilinden anlayan mutlaka ki soruyordur. Soruyordur da tercümesi var mıdır?
Anlaşılması kolay mıdır?
Bin yıllardır yuvalar kurmuş, binlerce canlı barındırmış ve binlercesine hayat vermiş. Bir "düzen" tutturmuş binlerce yılın ötesinden.
Bir boğaz. Sayılılardan sayılır? Endemiktir! Çağlar durur da kimse farkına varmaz. Üstüne basıp geçerler de yüksünmez.
"Birlikte varız ve birbirimizi anlayacağız" dercesinedir, anlayana.
Anlamayana da anlatır kendi dilinde.
Ya anlaşmak, anlaşabilmek!
El ele göz göze bir "marina" yapabilmek!
Çok mu romantik oldu?
Orhan Veli "rumelihisarı'na oturmuştur da bir türkü tutturmuştur" ya,
Biz de oturmuşuz Çanakkale Boğazı'nın kıyısına bir türkü tutturmuşuz "Yat Limanı da yat limanı"!
Valla çok lâzım billah çok lâzım.
Gazeteciler tutalım, getirelim gezdirelim yedirelim içirelim yazdıralım da yazdıralım. Anlamayana anlattıralım.
Anket yapalım yaptıralım, papatya falı açalım, muhtara sarılalım, emeklilere darılalım, şakşakçı bulalım alkışlatalım.
Onlara diyelim ki;
O da ortak bu da ortak, aha şurada uçan kuş da ortak, devekuşu zaten ortak. Biz mi, asla? Yok, yok, biz ortak değiliz. Ortakların hepsi 'Ortaklar'dan.
Çanakkalemiz kazansın. Kazananlar yine kazansın. Feda olsun, çarşı olsun, olan olsun.
Kazanmayanlar kazan kaldırsın ya da kaldırmasın, nasıl isterlerse öyle olsun.
İstihdam kazansın, sayısal, on numara, üç atış yirmi beş, beş halka on beşe malboro kazansın. En iyisi kazı kazan kazansın. Kazanmayan varsa o utansın.
Destekleyelim; 'kazı'lar kazansın kazmayanlar utansın. Anlamayan varsa onlara da anlayanlar anlatsın. Anlatsınlar ki halkımıza, bu marina yapılsın.
Bu da komik mi oldu yoksa?
Çanakkale hepimizin. Ama bizim 5500 üyemiz var.
ÇTSO olarak biz elimizi taşın altına koyduk. İstihdam için. Kent
için.
Karşı çıkanlar kentin düşmanıdırlar. Bu kentin gelişmesini engelleyenler karşılarında bizi bulacaktır. Üç beş istemezükçüye pabuç bırakılmayacaktır. Yat limanı bu kente yılda şu kadar milyon lira getirecektir (bir türlü şu paraları aklımda tutamıyorum hâlâ). Karşı çıkanlar için yargı gerekeni yapacaktır.
Halkın ekmeğiyle kimse oynayamaz ve oynatmayız da. Oynayanlar karşılarında bizi bulur (Yine mi diyesim geliyor ama demeyeceğim!). Kahve köşelerinde oturup pinekleyenler artık yerini bilecek. Siz kim oluyorsunuz da Yat Limanına karşı çıkıyorsunuz.
Karşı çıksanız da yapacağız Yat Limanını. Çünkü Çanakkalemizin Yat Limanına ihtiyacı var ve halkımız istiyor. Yarım saatte 15 bin imza topladık. Siz kim oluyorsunuz. Biz ne dersek o olur. Dedik ya, 5500 üyemiz var ve biz şehitlerin kanlarıyla sulanmış Çanakkale için varız (Bak, bu çok iyi işte!).
Belediyeyle de mahkemede hesaplaşacağız... Yat Limanından vazgeçmeyeceğiz, gerekirse Bakanlıktan halledeceğiz...
Bu da birazcık sert mi oldu ne?
Çtsocular, belediyeciler, akpliler, chpliler, mhpliler, bdpliler, ...liler, liler...
Gençler, genç olmayanlar, emekliler. Ve de çocuklar... Türk'ü, Kürt'ü, Roman'ı, Çerkez'i, Pomak'ı,... Müslüman'ı, Hristiyan'ı, Yahudi'si, Ateisti... Zengini, yoksulu, geçinip gideni...
Bu kentte yaşayan kim varsa, herkes; kent hakkı karşısında herkes bir herkes eşit. Beş parmağın beşi de parmak. Hepsinin çok önemli işlevleri var. Ve de o koca koca parmaklar daha kocaman bir vücudun minicik parçaları. Farklı işlevlerimiz var.
Bu kentte bizden önce yaşayanlar olduğu gibi bizden sonra yaşayanlar da olacaksa...
Bu kent hepimizinse; daha doğrusu bu kent hiçbirimizin değilse; taşıyla toprağıyla, havasıyla suyuyla, deniziyle bitkisiyle, biz bu coğrafyanın bir ürünüysek. Yüzlerce binlerce yıl geçmişe dayalı kentlerin bir parçasıysak ve bu kentin bizde, bizim onda bir hakkımız ve sorumluluğumuz varsa, o zaman kentimiz için oturacağız birlikte konuşacağız. Yetmezse müzakere edeceğiz, birlikte karar vereceğiz. Kurumlarıyla, kişileriyle, bilimle...
Kentimizi geleceğe, börtü böceğiyle, kurdu kuşuyla, bu coğrafyayı, bu doğayı bozmadan taşımamız zorunlu.
Ne çok söz var söylenecek, ama hepsinin de dönüp dolaşıp geldiği yer aynı:
İçinde yaşamaktan herkesin mutluluk duyacağı kentlerimiz olmalı. Bunun da yolu yöntemi tek: Evrensel bilgi birikimi ve değerlerle yerelde yerel değerleri koruyarak yaşamın sürmesini sağlayan bir anlayışa dayalı, herkesin sözünü söylemesine ve katılımına açık şeffaf demokratik bir yönetim biçimi.
Bu kitapta bunun izleri var.
Saim Yavuz
Önsöz
Son yıllarda ülkemizde de özel gereksinimli bireyler ve özel gereksinimli bireylerin topluma uyumu üzerinde yoğun olarak çalışılan konulardan birisi haline gelmiştir.
Özel gereksinimli bireylerin sosyal uyumu aynı zamanda normal gelişen
bireylerin ilgi, tutum ve davranışlarına da bağlıdır.
Bu çalışma, normal gelişen ilkokul 3. ve 4. sınıf öğrencilerinin özel gereksinimli akranlarına yönelik eğilimlerinin saptanması amacıyla yapılmıştır. Aynı zamanda hangi faktörlerin özel gereksinimli bireylere yönelik eğilimleri olumlu ya da olumsuz olarak etkilediği de anlaşılmaya
çalışılmıştır.
Bu çalışmanın bulgularının ve ortaya koyduğu önerilerin yeni çalışmalara vesile olması ve özel gereksinimli bireylerin eğitimi ve topluma uyumuna olumlu katkı sağlaması en büyük dileğimizdir.
Bu bağlamda, bu çalışmanın yapılmasına emek harcayarak ve değerli zamanlarını ayırarak katkı sağlayan proje ekibinin çabaları takdire değerdir. Ayrıca projenin yürütülmesi ve desteklenmesi sürecinde katkılarını esirgemeyen Çanakkale Kent Konseyi ve Çanakkale Kent Konseyi Engelliler Meclisinin de çok önemli bir iş başardığını düşünüyorum.
Beklentimiz projenin bulguları ışığında ortaya konan önerilerin bir an önce hayata geçirilmesidir.
Uzm. Psk. Serdar Topal
ÇOMÜ Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birimi
Önsöz
Sunulan çalışma; dünyanın sorunlarını belirleyerek çözüm arama, coğrafya biliminin yersisteminin bileşenleri olan küreler arasındaki etkileşimi en gelişmiş yöntemler ile analiz ederek uygulamaya taşınabilir bir senteze ulaşma ve Çanakkale Kent Konseyi ile Belediyesinin sürdürülebilir, aynı zamanda yaşanabilirliği daha yüksek bir kent oluşturma arayışlarının kesişti bir zamanın ürünüdür. Bir diğer ifade ile dünyanın yaşam şeklini yeniden tanımlama, uygulamalı coğrafya çalışmaları gerçekleştirme ve bilimden hareket ederek kent ile yaşamı planlama çabalarının bileşkesidir.
Çanakkale kenti 1990’lı yılların ikinci yarısından başlayarak Gündem 21 ve Yerel Gündem 21 sürecini izlemiş, Türkiye’nin bu konuda önde gelen uygulayıcı yerleşmelerinden biridir. Bu sürecin bir sonucu olarak kurulan Çanakkale Kent Konseyi çalışmalarına başlamış ve oluşturulan çalışma grupları ile öncelikli konularda bilimsel altyapı bilgileri ve ilgili kitlenin görüşü ile yeni ulaşılan bilgiler Çanakkale Kent Konseyi Genel Kuruluna taşınarak görüş oluşturulması süreci işletilmektedir. Sunulan araştırma bu kapsamda, Çanakkale Kentinin gelişim aşamaları ile fiziki coğrafya özellikleri arasındaki ilişkiyi sorgulayarak, sürdürülebilir bir kent planlaması için gerekli ve öncelikli altyapıyı oluşturmayı amaçladı. Çalışmada ulaşılan bilimsel sonuçlar “Hayatta En Doğru Yol Gösterici Bilimdir” yaklaşımının uygulanmaya çalışıldığı Çanakkale Kentinde, uzun erimli planlama için, karar verme sürecinin ilk adımıdır. Bu temelden hareketle atılacak adımların da sağlıklı olması durumunda Çanakkale Kentinin sürdürülebilir ve yaşanabilir olması için gerekenlerin bir kısmı yapılmış olacaktır. Böylece öz hedefleri (vizyon) arasında “Barışın Kenti” olmak da bulunu Çanakkale Kenti öncelikle gerekli olan doğası ile barışmayı başarmış olacaktır.
Sunulan çalışma’nın çerçevesi Çalışma Grubunda oluşturuldu. Bu çalışma, Grubun katkıları alınarak gerçekleştirilmiş olmakla birlikte daha geniş bir imecenin ürünüdür. Öncelikle Çanakkale Kent Konseyinin bilime önem veren yaklaşımı bu çalışmanın başlamasına altyapı oluşturdu. Üretme çabası içinde bulunduğum süreçte kendilerine yeterince zaman ayıramadığım ailem gönül desteğini esirgemedi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü’nün bilimsel heyecanı paylaşan akademik personeli ile öğrencileri görüş, öneri ve emekleri ile çalışmaya destek verdiler. Çalışılan konu ile ilgili olarak veri toplama çalışmalarda ulaşılan her kurum gerekli kolaylığı fazlası ile sağladı. Araştırma alanı ile ilgili olarak gerçekleştirilen daha önceki çalışmalar da gerekli bilimsel altyapıyı oluşturdu. Araştırmanın bu aşamaya gelmesinde katkısı olan herkese teşekkür eder, çalışmanın sürdürülebilir ve yaşanabilirliği daha yüksek Çanakkale kenti oluşturma çabasına katkısı olmasını dilerim.
Doç. Dr. Telat KOÇ
Eylül 2006 Çanakkale
Önsöz
Bundan sonrası kent yönetimine aday olacaklara
Bir kış günü başlayan “Seçmen Beyannamesi” serüveninin başlangıcında heyecan vardı. Öneri sahipleri Çalışma Grubu oluşturup çalışmaya başladıklarında “29 Mart 2013'te Beyannameyi bir basın toplantısıyla kente duyuralım, seçimlere tam bir yıla kala seçmenler olarak adaylardan kentimiz için beklentilerimiz bunlardır diyelim.” dediler. “Adaylar bize söylemesin ne yapıp ne edeceklerini. Baş aşağı duran bu ilişkiyi ayaklarının üstüne dikelim” dediler.
Yola koyuldular. Farklı kurum ve kuruluşlardan katılımlarla giderek kalabalıklaşan, zaman zaman daralan “çerçeve” çalışmalarından sonra grup, “bu işin sanıldığı kadar kolay olmadığı” kanısına varıldığında aylardan
Şubat'tı ve Mart 29'a az kalmıştı.
Ana başlıklar, sorunlar, ihtiyaçlar, beklentiler, haklar, yerel özellikler, evrensel değerler filan derken bir “gayya kuyusunun” içine düşüldüğünün farkına varıldı. Bir de taraflar üstünde bir yerde durarak, bütün tarafları
kapsayacak bir içerik ve uslûp zorunluluğu vardı. Farklı dünya görüşü ve aidiyetlerden oluşan grup, “zorlandı”. Katılımcılar farklılıklarıyla birbirlerini anlıyorlar, önerileri getirip tartışıyorlar, ama ortak ifadeler oluşturulup
kaleme sarılınamıyordu. Herkes bir diğerine hak veriyordu. Evrensel ve yerel “şartlar” ortalıkta “gırla gidiyordu”.
Tereddütlü geçen günlerden sonra, “bir taraftan yazmaya başlayalım” denilerek ilk taslaklar çıkmaya başladığında Mart'ın sonlarına gelinmişti. Seçmen Beyannamesi'nin “bir yıl önceden” duyurulması hedefi şaşmıştı. 1,2,3. taslaklar birbiri ardına değişiyor, yeniden yazılıyor, yeniden görüşülüyor; uzmanlara, akademisyenlere, hemşehrilere gönderiliyor, soruluyor ve en nihayetinde Mayıs 2013'ün başlarında “bu taslak tamamdır” deniliyordu.
Daha sonra “tamam” denilen taslak Seçmen Beyannamesi, Kent Konseyi Genel Kurul üyeleri başta olmak üzere 1800 kentli hemşehriye gönderilerek son katkılar isteniyordu.
Haziran başında gelen katkılar Çalışma Grubu tarafından Beyanname'ye işleniyor ve Beyanname görüşülmek ve karar verilmek üzere 13 Haziran 2013'te Çanakkale Kent Konseyi Genel Kurul'unda kentlilerin huzuruna çıkarılıyordu.
13 Haziran 2013. Bardaktan boşanırcasına yağmur var toplantı saatinde. “Eyvah, kimse gelmez bu yağmurda” diye içimizden geçirmemeye çalışıyoruz. Çimenlik Kalesi toplantı salonu “ağzına kadar” dolduğunda saat
16.30'du ve toplantı başlayabilirdi.
Öneriler, katkılar geldi. Notlar alındı. Beyannameye öneriler yerleştirildi. Divan başkanının “Oylamayı nasıl yapalım” sorusuna salon oybirliğiyle “açık yapalım” diyordu.
Açık oylamada, divan başkanının “oylarınıza sunuyorum, kabul edenler”, “etmeyenler” sorusunu, divan başkanının “Çanakkale Kenti Seçmen Beyannamesi oybirliğiyle kabul edilmiştir.” açıklaması alkışlarla karşılanıyordu.
Uzun bir hazırlık ve müzakere süreçlerinden sonra duyarlı ve aktif kentli hemşehrilerin üzerinde anlaşma sağladığı bu metin, gelecek yönetimler için “birlikte yönetim rehberi” özelliğini de içinde taşımaktadır.
Çanakkale'nin gelecek beş yılında yerel yönetimin ve kentin yaşamsal ve yönetsel ilkelerini kapsayan “Çanakkale Kenti Seçmen Beyannamesi”, hazırlık sürecindeki katılımın farklılıklarıyla ve müzakere süreçlerindeki katkılarla; herhangi bir pazarlık veya dengeye dayalı anlayışlara uzaklığıyla; demokratik bir sürecin ürünü olarak gerçekleştirilmiş ve geleceğin demokratik Çanakkalesi için de sağlam bir dayanak olmuştur.
Gecikmeli de olsa, zaman hedefi şaşsa da herkesin kendini içinde bulabileceği “Çanakkale Kenti Seçmen Beyannamesi”ne emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Saim Yavuz
Önsöz
Plajlar, Çanakkale'de 1923 yılından bu yana çeşitli şekillerde kullanılarak günümüze gelmiştir.
1920'li yıllarda plajlar, hamam ve nispeten de güneşlenmek amacı ile kullanılmış. Sahillere kapalı çardaklar inşa edilmiş, daha sonraları şapka ve giyim kuşamla ilgili devrimlerden sonra mutaassıplığın yavaş yavaş kalkarak yerini çağdaş giyim tarzına bırakmasıyla beraber deniz elbisesi ve mayo kullanımı başlamış, dolayısı ile kapalı hamam plajlarının yerini açık ve kumsalı geniş olan plajlar rağbet görmeye başlamıştır.
Plajlardan beklentilerimiz nelerdir? Dünyada ne amaçla kullanılmaktadır? Mineral, Anyon, Katyon bakımından zengin olan Çanakkale Boğazının sulan insanlarımız için şifa ve sağlık kaynağı olarak değerlendiriliyor mu?
Kumsalları yeterince koruyabiliyor muyuz?
Plajlarımızda halkın temel ihtiyaçları için gerekli ve yeterli tesisler var mı?
Güvenlik önlemleri yeterli düzeyde mi? Daha da önemlisi plajları eğitim, dinlenme ve rekreasyonel (zamanı sporla değerlendirmek) amaçlı kullanabiliyor muyuz?
Ayrıca bütün bunlarla birlikte denizdeki ve kumsaldaki doğal yaşamı yok etmeden kullanan en yakın komşularımız başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesi, plajlarını bu soruların cevabmı vererek örgütlenmiş tesislere sahiptir. Fakat kentimizde bu standartlarda örgütlenmiş plajlar göremiyoruz.
Boğulma olaylarının çok yaşandığı sahillerimizden halen inşaat amacı ile kamyonlarla kumların götürüldüğünü, kanalizasyonların ve pis suların denize arıtılmadan atıldığını, yosunların kireçlenerek yok edildiğini düşünürsek, plajlarımızı ne kadar kötü kullandığımızı söylemeye gerek yok.
Bu nedenlerdendir ki, Çanakkale Kent Konseyinde "Plajlarımız" konulu çalışma grubu oluşturduk. Umarız ki halk sağlığına hitap eden; boğulma olaylarının olmadığı; kumsallarının uygun araçlarla temizlendiği; duş, tuvalet, sağlık kabini, soyunma kabini olan güvenlik malzemeleri ve cankurtaranları bulunan; insanların yüzme eğitimi alabildiği, spor yapabildiği, dinlenebildiği, kitap okuyup şiir yazabildiği çağdaş ve iyi örgütlenmiş plajlara sahip olmak ümidi ile.
Mehmet Günaydın
Çanakkale Sualtı ve Cankurtarma Spor Klübü Derneği
Çalışma Grubu Kolaylaştırıcısı
GİRİŞ
Bu çalışma, iki yaşında oğlu olan bir annenin, çocuk oyun alanlarındaki yetersizlikleri ve hatta tehlikeleri fark etmesi ile başladı. Birçoğumuz bir sorunla karşılaşmadan önce sorunun, hatta durumun farkına varamayız. Her gün önünden geçtiğimiz sıradan bir park, günün birinde küçük oğlumuzla gitmeye başladığımızda artık bizim için kentin en önemli mekanı haline gelir ve farkmdalığımız artar.
2009 kışının sonlarında bu proje ile ilgili Kent Konseyi'nden beni aradıklarında ve proje yürütücüsü olmamı teklif ettiklerinde, "evet" cevabını hemen verdim ama aslında bazı tereddütlerim vardı. Gönüllü, kadınlardan oluşan bir Çalışma Grubu kurulmuştu ve ne yapmak istediklerini belirlemişlerdi. Ben sonradan ekibe katılıyordum. Üstelik bir şehir plancısı olarak meslekten olmayan kişilerle daha önce hiç çalışmamıştım. Bütün bunlara karşın işin içinde çocuklar ve kadınlar vardı, üstelik kendiliğinden gelişen bir insiyatif söz konusuydu. Çalışma süresince, endişelerimin yersiz olduğunu anladım, hatta duyarlı ve gönüllü bir ekiple çalışmanın çok keyifli ve motive edici olduğunu vurgulamak isterim.
İlk toplantılarımız ne yapmak istediğimizi birbirimize anlatmaya çalışmakla geçti. Bazılarımız, kentteki diğer çocuk parklarına örnek teşkil edecek bir pilot park yapmamızı öneriyordu. Çünkü Çanakkale'de çok iyi diyebileceğimiz bir park gösteremiyorduk ve iyi bir park görmeğe şiddetle ihtiyacımız vardı. Yurtdışında, büyük kentlerde gördüğümüz, internette rastladığımız parklardan bahsettik. Okumaya, araştırmaya başladığımızda kafamız da karıştırmaya başlamıştı. Bir takım standartlar vardı, kullanılan malzemenin güvenliği, oyun elemanlarının boyutları gibi. Ama bir de çocuğun yaratıcılığının artması, sosyalleşmesi hatta yaşadığı yeri sahiplenmesi için değişen tasarımlardan, yaklaşımlardan bahsediliyordu. Tüm bu tartışmaların sonunda bunun bir sürece yayılması gerektiğine, üstelik birbirini izleyen birkaç projede ele alınması gerektiğine karar verdik. Öncelikli olarak önümüzde cevaplamamız gereken bazı temel sorular vardı. Bir kere iyi bir park nasıl olmalıydı? Çanakkale'deki tüm parklarda benzer sorunlar mı yaşanıyordu? Hiç parkı olmayan semtler var mıydı? Diğer anneler çocuk parkları konusunda ne düşünüyordu? Ve her şeyden önemlisi çocuklar nasıl parklar hayal ediyorlardı?
Sonuç olarak, daha sonraki projelere temel oluşturması ve kentteki mevcut durumu tespit etmek amacıyla "Çanakkale Kentindeki Çocuk Oyun Alanlarının Yeterlik ve Kalite Açısından Değerlendirilmesi" isimli projeyi tasarladık ve hayata geçirmeye çalıştık. Projeye başladıktan kısa bir süre sonra Çalışma Grubumuza, Çanakkale Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü aktif destek vermeye başladı. Proienin sonunda oluşturulan Eylem planı Çalışma Grubu Ve Park Ve Bahçeler Müdürlüğü’nün ortak ürünü olarak ortaya çıktı.
Çalışmamıza verdikleri katkıdan dolayı başta Çanakkale Kent Konseyi ve Çanakkale Belediyesi olmak üzere, emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunarız.
Yrd. Doç. Dr. Arzu Başaran Uysal
Kasım 2010
ÖNSÖZ
Lig şampiyonluğunu belirleyecek bir maçın sonrasında sokaklar taraftarların
tezahüratlarıyla dolu. Kalabalığın dağılmasını biraz bekleyerek eve dönüş yoluna
koyulduğumda bir itiş kakışla burun buruna gelmiştim. Bağrış çağrış, bir kıyamettir
kopuyor ortalıkta. Ayırmak için bağıranlar, birilerine kızıp bağıranlar, birbirlerinin
üzerine atlamaya çalışanlar ve onları ayıranlar ve arada da eli uzun sopalı adamlar ve
resmi giysili polisler… Sokaktan çıkış yok. İlerisi tıkalı. Ancak geri dönebilirsin. Ve
kalabalık benden yana geliyor ki zaten aramızda 10 metre ya var ya da yok…
Kalakalmıştım. Tanıdıklarım vardı itiş kakışın içindekilerden. İterek ayırmaya gayret
edenler bir ara başarılı oldular ve çatışmadan kopartılan bir grup benden tarafa öfkeli
bağırtılarla yürüdü. Gelen guruptan ilk yüz yüze geldiklerimizden biri ki, yüzü
kızartılarla dolu, öfkeli ve gözleri yaşlı genç; avuçlarını açarak bana, "gör bunları Saim
abi gör Roman olduğumuz için bizi copluyorlar gaz sıkıyorlar hep bize yapıyorlar gör abi
gör bunları" diye yüzüme yüzüme haykırdı arkadan gelen eli sopalılardan kurtulmak
için de bir yandan uzaklaşırken...
O görüntü ve o feryat silinmedi hâlâ…
Bir öykü tadında olmayacak can yakıcı bu durumla yüz yüze kaldığımda bir kere daha
anladım ki "birşeyler yapmak lazım"dıya sonsuz kereler ve bıkmadan usanmadan
devam etmek, tekrar etmek gerekliydi.
*
Yüzyıllardır "mekânsızlar" ve "tarihsizler" olarak görülmüş "Romanlar" vardır dünyanın
dört bir yanında.
Tanımasak da, görmesek de onlar için "yargılarımız" tamdır. Önyargılarımız sarsılmaz ve
yıkılmaz diriliktedir!
Onlar ne halktır, ne topluluktur, ne millettir, ne ulustur… Nerede yattıkları, nerede
yaşadıkları hiç bilinmemiştir… Bir şeyler yerler mi, yemezler mi, çalışırlar mı, çalışmazlar
mı bilinmez, ama Onlar sadece "Roman"dır.
Onlar yetmiş iki buçuk milletin sadece "buçuğu" olarak bilinmişlerdir…
Onlar güvenilmez, çok tehlikeli, hırsızdır. Kısacası "suçlu" olarak damgalanmışlardır…
Onlar istenmeyen kişilerdir…
Gözden ırak kenarda köşede yaşayabilirlerdi ve yeter ki "bize" bulaşmasınlar "bize"
görünmesinlerdir…
Devletlerin de onlar için bir damgası vardı "kamu güvenliği için tehdit"tiler…
Ve sözün kısası onlar "yok"turlar.
*
Çanakkale. Sarıçay. Çay Kenarı. Cami-i Kebir. Fevzipaşa. Mahalle. Mahalleliler…
Bütün bunlar birçok şey çağrıştırır söylendiğinde. Bu birçok şeyin içinde en başlarda
akla gelenlerden biri de "Romanlar"dır.
Evet, onlar, Sarıçayla Çanakkale Boğazının kesiştiği yerde, Çimenlik Kalesi'nin dibinde,
Çanakkale'ye komşu olarak yaşarlar.
Mekânları vardır mekân denilebilirse.
Evleri vardır ev denilebilirse.
İşleri vardır iş denilebilirse.
Eğitimleri vardır eğitim denilebilirse.
Sağlıklıdırlar "sağlık" denilebilirse.
Geçelim bunları! Boşverelim!
Onların dokuz sekizleri vardır ve bir güzel oynar dans ederler ki yediden yetmişe…
Çok candandırlar, gününü yaşarlar, ne gam ne tasa….
Lâkin, bilirler kederi de paylaşmayı…
Hayatları neşelidir, eğlenmeyi çok severler…
Beraber güler beraber ağlarlar zamanında ve yerinde…
Bunları da geçelim! Boşverelim!
Romanlar, onlarca, yüzlerce yıldan beri Çanakkale'de yaşarlar. "Yok" değillerdir.
Eğitimsizlik, işsizlik, yoksulluk sarmalında hayatlarını sürdürmeye gayret ederler.
Kentin onlarla kurduğu kadardır kentle kurdukları ilişki.
Onlar ayrıcalık istemezler…
Diğerleri kadar eğitim, diğerleri kadar iş, diğerleri kadar sağlık, diğerleri kadar sağlıklı ve
yeterli konut, diğerleri kadar hizmetten yararlanma…
Diğerleri kadar eşitlik, diğerleri kadar fırsat, diğerleri kadar söz, diğerleri kadar
temsiliyet…
Kısacası diğerleri kadar "İnsan" hakkıdır talepleri ve beklentileri. Ve herkes gibi, "insan"
yerine konulmaktır ve kendilerini "kendileri" gibi yaşamaktır istedikleri.
*
Vakit geç olmadan, kentimizin değerli bir parçası olan Romanların yaşam ortamlarını ve
yaşam kalitelerini ve insani gelişmişliklerini gerçekleştirmenin uğruna, kendilerinin öne
düştükleri bu yolda, kamu kurumlarına da ciddi bir yol arkadaşlığı sorumluluğu ve
görevi düşmektedir.
Yalnızca onlara mı?
Yerel sivil toplum kuruluşları ve temsilcilerine, merkezi yönetim organlarına,
uluslararası kuruluşlara düşen, düşecek olan pay, sorumluluk ve görevler var.
"Mahalleli" yola koyuldu…
Geri dönüş yok.
Bu kitaplaşmış raporda "mahallenin" durumu mahalleliyle birlikte ortaya konuldu,
yalansız dolansız…
Hepimize düşen görev de bu yalansız dolansız ortada duran gerçeği "yeni bir gerçeğe”
çevirmektir.
*
Yapabilir miyiz? Yapabiliriz.
Saim Yavuz
Çanakkale Kent Konseyi Başkanı
Fevzipaşa Birlik Beraberlik Çalışma Gurubu Koordinatörü
ÖNSÖZ
Kentleşmenin getirdiği sorunlardan ve günlük hayatın stresinden uzaklaşma çabası içerisinde olan insanoğlu, ilk çağlardan günümüze kadar başta bitkiler olmak üzere çevresinde estetik değer taşıyan doğal unsurlara ilgi göstermiş ve onlardan sürekli etkilenmiştir. Bu bakımdan, park ve bahçeler, nefes aldığımız, sosyalleştiğimiz, dinlendiğimiz yerler olarak günlük yaşantımızın bir parçası haline gelmiştir.
Kültürel etkileşimin ve genel kültür karakteristiğinin önemli bir göstergesi olan bahçe düzenlemeleri, mekânsal kullanım ile doğa arasındaki ilişkinin güçlü kurulabilmesiyle gerçekleştirilebilir. Beton kalıpların gölgesinde yaşamını sürdürmeye çalışan insanlar artık daha fazla yeşil alan talep etmektedir. Yeşil alanların oluşturulması ve bahçe tasarımlarında yer alan bitkilerin bakımı tekniğine uygun olarak yapılmadığı takdirde ise, iş gücü ve ekonomik yönden kayıplar oluşabilmektedir.
Bu nedenle, bahçe düzenlemelerinde yararlanılan bitkisel materyalin kullanım özelliklerine göre belirlenmesi, çoğaltılması ve kültürel bakımlarının eksiksiz tamamlanması gerekirken, bilgi ve tecrübeden etkili biçimde yararlanılmasının yanı sıra doğru tekniklerin uygulanması da artık zorunlu hale gelmiştir.
Bahçe kültüründe yer alan meyve, sebze ve süs bitkilerinin yetiştiriciliği ve bakımı konusunda karşılaşılan problemlere ışık tutması, aynı zamanda bahçecilikte teknik bilgi kullanımının arttırılması amacıyla, üreticilere ve bahçıvanlara yönelik olarak hazırlanmış bu kitabın, faydalı bir eser olmasını ümit ediyoruz.
Çanakkale Deniz Zaferinin 100. Yılını kutladığımız şu günlerde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz.
Dr. Arda AKÇAL