Uğur Mumcu; doğruları araştırıp, bulup kamuoyunu aydınlatma yolunda, kimsenin aralamaya cesaret edemediği karanlık kapıları aralamış, o kapıların ardındaki gizli gerçekleri ortaya çıkarmış, bu gerçekler kah Rabıta, kah Sakıncalı Piyade, kah Bir Pulsuz Dilekçe olarak gerçeklerin soğuk yüzünü bir tokat gibi yüzlere çarpmıştır.
Uğur Mumcu araştırmacı gazeteciliğinin dışında her daim cumhuriyet değerlerini ve laikliği savunmuş ve bu değerler üzerinde yükselen Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerini yazıları ve kitaplarında toplumun çok geniş kesimlerine yaymıştır.
Uğur Mumcu’yu 24 Ocak 1993’te Ankara’da Karlı Sokak’taki evinin önünde, haince arabasına konulan bombanın patlaması sonucu kaybettik, diğer bir deyişle alçakça bir suikasta kurban verdik. Biliyoruz ki, güçlü kalemi ile araştırdıkları, ortaya çıkardıkları, bildikleri, yazdıkları ve hatta yazamadıkları yüzünden kopartıldı bu yaşamdan. Bu cinayetin failleri ise ne yazık ki hiç bulunamadı.
Faili halen bulunamamış olan bir başka acı olay da 24 Ocak 2001’de Diyarbakır’da yaşandı. Diyarbakır’ın genç, başarılı ve idealist Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, makam aracında uğradığı alçak bir saldırı sonucu yaşamını kaybetti.
Biri bu ülkenin kıymetli bir aydını diğeri ise başarılı bir bürokratı; üstelik yalnızca ikisi değil daha niceleri var; faili meçhullere, hain saldırılara, cinayetlere kurban verdiğimiz… Daha birkaç gün evvel bir siyaset insanı, iki basın mensubu haince saldırıların hedefi oldular. Bu alçak saldırılar ülkemiz, demokrasimiz, özgürlüklerimiz adına çok ürkütücü, çok kaygı verici.
Ateş her zaman düştüğü yeri yakmıyor; ülkemizin kıymetli isimlerini böylesi acılarla kaybetmek bizlerin yüreklerini yakarken, adaleti ve demokrasiyi de derinden yaralıyor.
İçinde bulunduğumuz Adalet ve Demokrasi Haftası dolayısıyla hem gazeteci yazar Uğur Mumcu’yu hem de Diyarbakır Eski Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ı haince yaşamdan koparanları lanetliyor, her ikisini de saygı ve rahmetle anıyorum.
Ülgür GÖKHAN
Belediye Başkanı