İnsan doğası itibariyle ve olması gereken şekliyle, doğumundan ölümüne kadar geçen sürede sağlıkla, saygınlıkla var olmak ister. Bu doğrultuda insanın hak arayışı ve bu konudaki mücadelesi de insanlık tarihi kadar eskidir. Öte yandan, geçmişten günümüze hak mücadelesinin karşısına ne yazık ki her daim hak ihlalleri de çıkmıştır.
Bu konuda, 10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen, ülkemizde de 1949 yılından bu yana geçerliliğini sürdüren İnsan Hakları Beyannamesinin ilk başında yer alan “Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar” cümlesi bile başlı başına hem bireysel hem de dünya üzerindeki tüm toplumlar nezdinde benimsememiz gereken temel anlayışın özü olmalıdır.
İnsanın yalnızca 'insan olma' sıfatıyla bile sahip olduğu bu değerler bütününü korumak, her insanın yaşamı boyunca ihtiyaç duyacağı beslenme, barınma, eğitim, sağlık gibi her türlü hizmete erişebilirliğini sağlayabilmek, her konuda adaletli ve eşit bir imkan sunabilmek, tüm ayrımcılıkların ve ihlallerin karşısında durabilmek insan olmanın mesuliyetlerinden biridir. Kaldı ki, insan haklarına saygılı olmak her insanın kendisine gösterdiği saygının bir suretidir.
Bu doğrultuda, İnsan Hakları Beyannamesinin önemli bir rehber olduğunu düşünüyor; evrensel düzeyde saygı, sevgi, hoşgörü ve kardeşliğin temelini oluşturduğu çağdaş bir anlayışın benimsendiği, tüm insanların hak ve özgürlükler bakımından eşit olduğu ve insanın temel haklarının el üstünde tutulduğu bir dünya temennisiyle İnsan Hakları ve Demokrasi Haftasını kutluyorum.
Saygılarımla
Ülgür GÖKHAN
Çanakkale Belediye Başkanı