Değerli hanımefendiler, Kıymetli beyefendiler, Sevgili Çocuklar
Kardeş kentlerimiz Osnabrück'ten, Pardubice'den, Komrat'tan, Tapolca'dan gelen kıymetli konuklar,
Özgürlüğü, barışı, insan olmanın keyfini doyasıya yaşadığımız kentimizin festivalinin 60. doğum gününe, binlerce yıldır tarihe tanıklık eden antik kent Troia'nın kalbine hoş geldiniz.
Bugün Festivalimizin 60., Anafartalar Zaferi'nin se 108. Yıldönümü.
Sözlerimin başında; 108 yıl önce, tam da bugün emperyalizme direnerek zafer kazanmış Çanakkale Kahramanlarının hatıralarını yad ediyor, onları şükran ve minnetle anıyorum.
Döneminin en büyük deniz kuvvetlerine karşı Troia 'da direnen kahraman Hektor'u ve Conkbayırı'nda düşmana karşı en önde; elinde kırbacı, yüreğinde cesareti, ruhunda özgürlük ve bağımsızlık aşkıyla direnen Cumhuriyetimizin kurucusu Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal'i saygı ve şükranla anıyorum.
Sevgili Konuklar,
Festivalimizin 60. Yıldönümünde sizleri yine bu büyülü atmosferde, Troia'nın bağrında ağırlamaktan çok mutluyum.
Düşününüz ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinin yarısından fazla bir süredir bu festival kutlandı. Krizler, salgınlar, darbeler engellese de 60 yıldır bu festival bu şehirde yaşandı, yaşatıldı.
Döneminin tüm zorluklarına, imkansızlıklarına rağmen; kültürle, sanatla bir kentin kalkınması için yola çıkan, bugün ne yazık ki hiçbiri hayatta olmayan festivalimizin kurucu kahramanlarını saygıyla anıyorum. Onlara bu şehre böylesine büyük bir miras bıraktıkları için teşekkür ediyorum, eminim hepsi birer yıldız oldular ve bu gece onlar da aramızdalar…
Sevgili Misafirlerimiz,
Maalesef tarih sayfaları, insanlık adına çok da aydınlık hikayelerle dolu değil.
78 yıl önce bugün Nagazaki'ye atom bombası atılmış 70 bin kişi ölmüştü.
81 yıl önce bugünlerde “Özgürlük” dediği için Gandhi tutuklanmıştı.
103 yıl önce bugün Sevr Antlaşması imzalanmıştı.
108 yıl önce bugün Çanakkale topraklarında gencecik fidanlar toprağa düşmüştü.
Maalesef yıllar değişse de akıllarda kalan hep acı, hep yıkım oluyor.
Görüyoruz ki geçmişten bugüne zaman değişmiş, insanlar değişmiş ama barışa ve özgürlüğe kast hiç değişmemiş.
Bazen barışa ve özgürlüğe kastedenler isim değiştirmese de biçim değiştirmiş, fakat mutlak fiili hiç değişmemiş.
İşte tarihten çarpıcı bir örnek AGAMEMNON;
Bir bakıyorsunuz, Troia'ya saldıran Akha ordusunun Komutanı olarak çıkıyor tarih sahnesinde karşımıza, gün geliyor 18 Mart 1915'teki gibi SAVAŞ GEMİSİnin adı olmuş AGAMEMNON, bir başka zaman 30 Ekim 1918'de özgürlüğümüzü elimizden alan Mondros Ateşkes Mütarekesinin imzalandığı SAVAŞ Zırhlısının adı olmuş AGAMEMNON.
Kıymetli Konuklar,
Tarih tekerrürden ibaret derler, geçmişten gerekli dersler alınmazsa bu doğrudur.
Batı ve doğu arasındaki ilk hesaplaşma olarak tarihe geçen Troia Savaşında olduğu gibi binlerce yıl sonra Gelibolu Yarımadası önlerine de yine demirleyen gemiler vardı.
Tarihte hileler ve hilebazlar hep vardı, hep de olacaktır.
Akhalılar, Troia Atını savaş hilesi olarak kullanmıştı, işe de yaramıştı.
1915'te de River Clyde isimli eski bir kömür şilebi büyük bir çıkartma gemisi görüntüsünde döneminin tahta atına dönüştürülmüştü. Ancak binlerce yıl önce Troia'nın ele geçirilmesine imkân sağlamış eski tahta at hilesi bu defa işe yaramamıştı. Çünkü tarih bu kez karşısında geçmişten ders almış, savaş tarihini ilmetmiş bir komutan, Mustafa Kemal tarafından yönetilen bir ordu bulmuştu.
Değerli Dostlar,
Troia ve Çanakkale Savunması, Anadolu'nun birliktelikle işgale direnişiydi. Agamemnon komutasındaki Akhalılara karşı halklar yanyana Troia 'da direndi. Hamilton komutasında İngiliz ve Fransız emperyalizmine karşı Çanakkale'de kardeşlik yine kendini gösterdi.
100 yıl önce Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal Atatürk “Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye Halkına Türk Milleti denir.” diyerek yine bu kardeşliğe vurgu yaptı. O sebeple festivalimizin 60. Yıldönümünde, yaşanan tüm savaşlara karşı YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ diyoruz.
Kıymetli misafirler,
Troia Savaşı öyle etkileyici ve sarsıcıydı ki kuşaklarla aktarılarak adeta ruhlara da tesir etti. İşgalciler 1915'te Gelibolu'nun dik yamaçlarını, Troia'nın ele geçirilemez surlarına benzetti. Anzac koyundan siperlerdeki Türk askerlerine bakanlar, onlarda Hektor'un hayaletini görür gibi oldu.
14. yüzyılda yaşamış düşünür İbni Haldun “Coğrafya Kaderdir” diyor.
3000 yıl önce Akha'lılar da ilk olarak Gelibolu Yarımadasının Ege'ye uzanan ucuna ayak basmıştı. Her iki savaşın ilk ölümleri orada oldu. Müttefik başkomutanı Hamilton'un savaş günlüklerinde askerlerin tıpkı Troia Savaşındaki gibi hastalıklarla boğuştuğu ifadeleri yer aldı.
Coğrafya kader, getirdiği savaş keder olsa da bizim sarsılmaz parolamız Atamızın da sözleriyle daima; YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ olacaktır.
Sevgili Dostlar,
Bir haklı bir de güçlü vardır. Zaman elbet hakkı teslim eder. Fatih Sultan Mehmet buraya gelmiş, İstanbul'u fethederek “TROİALILAR'IN İNTİKAMINI ALDIĞINI” ifade etmiş. Mustafa Kemal “HEKTOR'UN ÖCÜNÜ ALDIK” demiş. Çanakkale ve Troia'da bize mesaj şudur. Eninde sonunda hak, hukuk ve adalet galip olur.
Firavun misali güçlü olanların karşısında Hz. Musa kazanır. Nemrut gibi güçlü olanların karşısında Hz İbrahim kazanır. Ve yalnızca haklıların destanları yazılır. Homeros olup İlyada'da satır satır Troia'yı, Mehmet Akif olup “Çanakkale Şehitlerine” şiirinde dize dize o kahramanlığı nakşederler.
Kıymetli Konuklar,
Biliyorsunuz bu antik sahneden çok kıymetli işler, düşünceler, eserler üreten kişi ve kurumlara Homeros Bilim Kültür Sanat Ödülünü veriyoruz.
Bu senenin Homeros Bilim Kültür Sanat Ödülü'nü, Kaz Dağları'nın eteklerinde yaşayan iki kardeşin, doğdukları ve doydukları topraklara minnetlerinin ifadesi, kaybettikleri babalarına ithaf ettikleri bir müze layık görüldü.
Bir müze ki; zenginliğini sanki Kaz Dağının faunasından, renkliliğini sanki Tahtacı Türkmenleri'nin kıyafetlerinden almış.
Bir müze ki; Mitolojiden günümüze Kaz Dağlarını yaşayan, yaşatan değerleri bir araya toplamış.
Homeros Bilim Kültür Sanat Ödülü'ne layık görülen Kaz Dağı Müzesi'nin kurucuları Sayın Uğur ve Murat Bostancıoğlu kardeşleri tebrik ediyorum. Müzeyi ithaf ettikleri babaları Ali Bostancıoğlu'nun aziz hatırasını da saygıyla yad ediyorum. Lütfen hep birlikte Kaz Dağı Müzesi'ni alkışlayabilir miyiz?
Ayrıca Troia Festivali Afiş Tasarım ve Uygulama Yarışmamızı düzenleyen Çanakkale Belediyesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarımı Bölümü ve Çanakkale Tübingen Troia Vakfı'na teşekkür ediyorum.
Tasarımı ile festivalimizi harika şekilde yansıtan birincimiz Şeyma Altın'ı tebrik ediyorum. Mansiyon ödülüne layık görülen Rumeysa Topuz ve Mesut Tanrıkulu' nu kutluyorum.
Bir tebriğim de Troia denince bu şehirde Manfred Osman Korfmann'dan sonra akıllara gelen ikinci isim olan Prof.Dr.Rüstem Aslan'a olacaktır.
Troya Antik Kenti Kazı Başkanı ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rüstem Aslan, İtalya Kültür Bakanlığı Naxos Arkeolojik Park Müdürlüğü tarafından uluslararası tanınırlığı olan Antik Kültürlerle İletişim Ödülü'ne layık görüldü.
Ödülünü yakın zamanda İtalya'da alarak hem kendisini dolayısıyla da şehrimizi ve Troia'yı bir kez daha gururlandıracak.
Kendisine bilime, Troia'ya, Çanakkale'ye, ülkemize kattığı değerler için teşekkür ediyorum.
Kıymetli Misafirlerimiz,
Bir teşekkürümü de Barışın Kenti Osnabrücklü Dostlarımıza yapmak istiyorum. Bugün bu törenin benim için çok özel bir anlamı daha var. Bugün bu sahnede ben de bir ödül alacağım.
Osnabrück şehrinin çok kıymet verdiği Justus Möser Madalyasının şahsıma layık görülmesinden onur duyuyor Osnabrück Belediyesine ve ilk kez aramızda bulunan Osnabrück Belediye Başkanı Katharina PÖTTER Hanımefendiye, şahsım ve Çanakkale halkı adına şükranlarımı sunuyorum.
Alman dostlarımız, Justus Möser Madalyasını takdim gerekçesini; barışa, farkındalığa, demokratik değerlere, kültürlerarası etkileşime ve her iki şehrin ilişkilerine sunduğum katkılar olarak belirlemişlerdir. Bu gerekçeler benim için ayrı bir iftihar kaynağıdır ve şahsımın nezdinde bu madalyayı barışsever Çanakkalelilere ithaf ediyorum.
Bu kıymetli nişana ismi verilen Möser; yönetimin baskıcı değil aydınlatıcı, özgürlükleri kısıtlayıcı değil geliştirici olması gerektiğini savunmuş. Malumunuzdur ki bizim de bizden öncekilerin de vurgusu daima özgürlük, barış, adalet olmuştur, eminim bizden sonrakilerin de öyle olacaktır ve ülkemiz ışıldayan değerlerle parlayacaktır.
Osnabrück'ün tarihi Belediye Binası, 30 yıl savaşlarını sona erdiren Vestfalya Barışının imzalandığı büyük tarihi öneme sahip bir yapıdır. Osnabrück Belediye Binası kapı kolundaki barış güvercini, kentte pek çok alanda barışa olan bağlılığın simgesi olarak karşınıza çıkar.
Geçtiğimiz Mayıs ayında Osnabrück'de Sayın Başkan PÖTTER'in ev sahipliğinde düzenlenen Vestfalya Barışının 375. Yıldönümü törenine, ülkemizdeki seçimler nedeniyle katılamamıştım, şimdi Barışın Kenti Osnabrückl'ü kardeşlerimle, Barışın Kenti Çanakkale'de buluşmuş olmaktan ayrıca mutluyum.
Savaştan barışı doğuranların torunları olarak, bugün bizi birleştiren festival aracılığıyla en gür sesimizle “BARIŞ, BARIŞ BARIŞ” diye haykırıyoruz.
Değerli Dostlar,
Festivalimizin 60. Yıldönümünde; Cumhuriyetimizin 100. Yılına ve Sanata vurgu yapıyoruz.
Bir zamanlar bu toprakların iktidar sahipleri gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindeydi. Saraylarındaki saltanatı korumak için bütün bir millet adeta ateşin içindeydi.
100 yıl önce Cumhuriyet kurulurken, 13 milyon nüfusun çoğu okuma yazma bilmiyordu. 40 bin köyün 7 bininde okul yoktu. Bir milyon kişi frengi, iki milyon kişi sıtmaydı. Limanları, madenleri, telefon, elektrik şirketleri hep yabancılarındı. Ayçiçeği, şeker üretilmiyor, ekmeklik un bile dışardan geliyordu. Bütçesi iflas etmişti. Kadın insandan sayılmıyordu.
Atatürk'ün ifadesiyle “Uçurumun kenarında yıkık bir ülke, türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar… Yıllarca süren savaş, ondan sonra içerde ve dışarda saygı ile tanınan yeni vatan” kuruldu. Bir İngiliz Gazetesi'ndeki manşetle; “Avrupa'nın hasta adamı, Yakın Doğu'nun küçük Herkülü oldu.”
Şimdi Cumhuriyetin ikinci yüzyılı başlıyor.
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan ve ipek bir halıya benzeyen bu cennet ülkede, en büyük esere sahip çıkmak, Cumhuriyetimizi korumak ve kollamak ülküsünden asla vazgeçmeyeceğiz.
Cumhuriyet'i çocuklarımız için, varlığımızı ve değerlerimizi sürdürebilmemiz için, demokrasi, hak, hukuk, adalet, medeniyet ve özgürlükler için, özgürlük ve barış için bağrımıza basacağız.
Çünkü; özgürlüğü ve barışı sevenlere, koruyanlara ancak Cumhuriyet yaraşır.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e şükranlar olsun, Festivalimizin güzelliği asırlık cumhuriyetimize armağan olsun, Cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlu olsun.
Değerli Misafirlerimiz,
Bu sene festivalimizde Cumhuriyetimizin 100. Yılına “SANAT” la da vurgu yapıyoruz. Cumhuriyetin sanatla ilişkisi malumunuzdur.
Biliriz ki bir yerde sanat varsa orada özgürlük ve barış vardır.
Sanat, dünyayı aydınlık kılandır. Uygarlığın imzasıdır.
Cumhuriyeti kuran irade, sanatçıyı, cumhuriyetin tüm makam sahiplerinden üstte gören bir anlayışa sahipti. Lise yıllarında şiire meraklanan, bir sinema filminin senaryosunu yazan, tiyatroyu destekleyen, opera yazdıran, heykele destek veren, resim atölyeleri ve müzeleri kurduran, orkestralar, müzik okulları ve konservatuar açtıran kişiye biz Atatürk deriz. Ona yakışır ve Cumhuriyetin kuruluş felsefesine uyumlu bir festival düzenlemekten de iftihar ederiz.
Sevgili Konuklar, 60. yıldönümümüzde, güzel bir Ağustos akşamında belki biraz uzunca bir konuşma dinlediniz.
60 yıl önce de yine bir Ağustos gününde Amerika Birleşik Devletleri'nde Martin Luther King'in “BİR HAYALİM VAR" isimli ünlü konuşmasından bir esinlenmeyle size veda etmek istiyorum.
Bir hayalim var.
Gün gelecek tüm insanlar kardeşlik sofrasında oturacak.
Gün gelecek Anadolu toprakları ve tüm dünya özgürlük ve adalet vahasına dönüşecek. Gün gelecek evlatlarımız dinine, diline, ırkına, mezhebine, siyasi görüşlerine göre değil karakterlerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacak.
Kadın erkek, köylü kentli birlikte el ele yürüyecek, Akbelen'de, Balaban'da kimse kurdun kuşun yuvasıyla oynamayacak. Umutsuzluk dağını yontup bir umut anıtı inşa edeceğiz. Barış ve özgürlük tınılarıyla bir kardeşlik senfonisi yazacağız., Cumhuriyet ilelebet yaşayacak; eğitim, bilim, kültür, sanat bizi yücelten değerlerimiz olacak.
Bu duygularla Festivalimizin 60. Yıldönümü, Anafartalar Zaferimizin 108. Yıldönümü, Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümü kutlu olsun.