Sayın Cumhurbaşkanım,
Sayın Başbakanım, Sayın Bakanlarım, Sayın Valim, Sayın Milletvekillerim, Sayın Komutanlarım, ülkemizin dört bir tarafından gelen değerli konuklar, Sevgili Çanakkaleliler,
Muhteşem bir kahramanlığın 101. Yıldönümündeyiz.
Yüz milletle yüz yüze ilk dövüştüğümüz yerdeyiz.
Kefenleri vatan, tabutları cihan olanların diyarındayız.
Şehitleri toprakta değil, göklerde bulunanların memleketine, "Özgürlüklerin ve Barışın Kenti Çanakkale’ye Çanakkaleliler adına hoş geldiniz diyor, saygılar sunuyorum.
***
Değerli Konuklar,
Biz Çanakkaleliler, her sabah karşı yarımadaya bakarak uyanırız.
Yeni bir güne, şehitlerimizin huzurunda başlarız.
Biliriz ki, şehitlerimizle aynı semanın altındayız.
Biliriz ki, şehitlerimizle aynı yıldızların altında uyuruz.
Bu yakadan o yakaya baktığımızda iki yakamızı biraraya getirenleri görürüz.
Ve dünle bugün arasında bir mukayese yaparız.
***
Hatırlarız ki 101 yıl önce burada gençler ölüyordu.
Ama görüyoruz ki 101 yıl sonra bugün de maalesef gençler ölüyor.
101 yıl önce, Çanakkale’nin topraklarında, neredeyse çocuk yaştakiler vuruluyordu.
101 yıl sonra Çanakkale denizlerinde, Suriyeli çocukların ölü bedenleri sahile vuruyor.
101 yıl önce Aynalı Çarşı’yı söylerken “Ana ben gidiyom” diyen evlatlar vardı.
Şimdiyse giden evlatlarının tabutlarına sarılıp ağlayan analar var.
Bir zamanlar çocuklar vardı, cepheden babasını gözleyen.
Şimdi babalar var, tabutlara koyup çocuklarını gömen.
***
Sayın Cumhurbaşkanım;
Bu küçük yarımadada 101 yıl önce “Büyük Adamlar” vardı. Bir ruh vardı.
Biz ona ÇANAKKALE RUHU diyoruz.
Bugün tek bir şeye ihtiyacımız vardır. O da Çanakkale Ruhuna sahip olmaktır. O ruha sımsıkı tutunmaktır.
Çünkü Çanakkale Ruhu, karanlığa yakılmış bir meşale, kara bahtımıza tutulmuş bir ışıktır.
Yolunu kaybedenlere yol haritası, yönünü kaybedenlere kutup yıldızıdır.
Çocukken masallar uyuyana, büyükken uyanana kadarmış.
Uyursa milletler; ya ölür, ya da köle olarak uyanırmış.
Çanakkale Ruhu, uyutan masallardan uyandıran bir destandır.
***
Kıymetli Konuklar,
Çanakkale ruhu KARDEŞLİKTİR.
Ve Çanakkale Ruhu’nun öğrettiği kardeşliği özlüyoruz. Aksi takdirde ölüyoruz.
Toprağın altında koyun koyuna yatanlar kadar toprağın üstünde de yanyana olalım.
Siperde birlikte türkü söyleyenler gibi bizde kardeşlik türküleri söyleyelim.
Ölüme giderken birlikte olanlar gibi, biz de yaşarken birlik olalım.
Kimin nereden geldiğine, ne düşündüğüne, neye inandığına bakmadan birbirimize onlar gibi sarılalım.
Bir Türkiye hayali kuruyorum.
Türkü Kürdü, Alevisi Sünnisi, Lazı Çerkezi bir uçtan bir uca aynı halayda, aynı horonda, aynı semahta.
Sağı solu, Ali’si Fırat’ı, Alevisi Sünnisi yok.
Çünkü vatan için birlik ve dirlikten başka yol yok.
Mehmet Akif’in de dediği gibi
“Tefrika girmeden bir millete düşman giremez
Toplu çarptıkça yürekler onu top sindiremez.”
***
Değerli Misafirler,
Çanakkale Ruhu HOŞGÖRÜDÜR.
Çanakkale; insanlığı öldürmeye gelenlere insanlık dersinin verildiği yerdir.
Çanakkale kahramanları; alnı açık, gönlü açık, sofrası açık yiğitlerdir.
Bu topraklarda bir zamanlar yaralı düşmanı kucağına alanlar vardı. Siperde dini bayramını kutlamak isteyen Anzac askerlerine ateş açmayanlar vardı. Üstüne bir de hediye yollayan komutanlar vardı.
Ve düşmanın hastane gemisi geldiğinde, ateş etmeyi bırakanlar vardı.
Hatta düşmanın annesine saygıyla seslenen Mustafa Kemal Atatürk vardı.
Keşke öyle hoşgörülü ve saygılı olabilsek.
Tıpkı 101 yıl önceki gibi centilmenliğin anıtlaştığı destanları yeniden yazabilsek.
Çanakkale Ruhu’ndaki hoşgörüyü yaşatalım.
Bugün de siyasi düşüncesi ne olursa olsun, söylediğine katılmasak da söyleme hakkını savunabilelim.
Kökeni ne olursa olsun, atalarımız gibi yaradılanı, yaradandan ötürü hoşgörelim.
Tarafı ne olursa olsun, ne olursan ol gel diyelim.
İşte Çanakkale ruhunun öğrettiği budur.
Çanakkale Savaşı, Bülent Ecevit’in de dediği gibi
“Saygı üreten bir savaş
Yaklaştıkça birbirine karşılıklı siperler
Gönüller de yakınlaştı.
Düştükçe vuruşanlar toprağa
Dostlar gibi kaynaştı.”
***
Saygıdeğer Konuklar
Çanakkale Ruhu bize neyi anlatır biliyor musunuz? MÜCADELEYİ anlatır.
Evet. Çanakkale Ruhu, Mücadele Ruhudur.
Bizlerde onlar gibi vatanımız için mücadeleci olalım.
Onlar, malında cömert, teninde cömert, canında cömert insanlardı. Onlar gibi namusu koruyalım.
Daha büyümeden asker edilen, tüfek kundağı başına yastık edilen yiğitler gibi özgürlük için direnelim.
İstiklali için istikbalini yakan 15’liler gibi
265 kiloyu değil aslında insanlığın şerefini şaha kaldıran Koca Seyit gibi mücadele edelim.
***
Saygıdeğer Misafirler,
Çanakkale Ruhu VATAN SEVGİSİ demektir.
O sevgi; eşini çocuğunu bırakıp koşan babanın sevgisidir.
Yavrusunu kınalayan ananın sevgisidir.
O sevgi; İstanbul’da saçını kestirip satan ve parasını cepheye gönderenlerin sevgisidir.
Vatan uğruna cephede ölen, bin melek kanadıyla göğe çekilenlerin sevgisidir.
“İngiliz’e, Avusturalyalı’ya, Fransız’a mezarsan bize vatansın Çanakkale” diyenlerin sevgisidir.
101 yıl sonra da bugün;
Kanların döküldüğü bu toprağa, ter dökmenin vaktidir.
Vakit, çalışarak omuzlarımızda yükselteceğimiz bir vatanın vaktidir.
Bu ülkeyi çocuklarımız ve torunlarımız için cennet yapmanın vaktidir.
İçimizdeki Vatan sevgisini ona hizmetle gösterme vaktidir.
Mehmet Akif’in dediği gibi;
“Sahipsiz olan vatanın batması haktır.
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.”
***
Mukaddes davanın, Muakaddes evlatları.
Son olarak Çanakkale Ruhu, UMUT ve İNANÇ harmanıdır.
Ve Çanakkale, güneşin Batı’dan da doğabileceğinin ispatıdır.
Düşünsenize;
Umut olmasaydı Mustafa Kemal “Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” der miydi?
Ve inancı olmasaydı, Mehmetçik ölüme gider miydi?
Umut olmasa ne işi vardı Karanlık limanda Nusrat’ın?
İnançla mücadele etmeseydi anılır mıydı adı 57. Alay’ın ?
O halde bizde bugün 101 yılın mirası olan umudu ve inancı koruyalım.
Umudun olduğu yerde yaşam devam eder unutmayalım.
Bacaklarımızla değil Çanakkale kahramanları gibi inancımızla koşalım.
Çünkü Umut Çanakkale’deki gibi korkuyu yener. Çünkü Çanakkale’deki gibi yok etmeyi düşünenler bir gün yok olur gider.
Çünkü hiçbir zulüm abad olmaz, elbet kış birgün biter.
Ve her büyük iş, büyük bir inançtan çıkar.
O halde Atatürk’ün dediği gibi
“Zafer, zafer benimdir diyebilenindir.”
***
Aziz Kahramanların torunları
Mübarek ataların evlatları,
Sözlerimi bitiriyor ve diyorum ki;
Biz bir neslin ekmeğini yiyenleriz.
İstikbalin kan ile ödendiği yerdeyiz.
“Dedemiz koynunda yattıkça bu toprak bizimdir” diyenleriz.
101 Yıl değil, 1001 yıl geçse de bu topraklarda ÇANAKKALE RUHUNU Diri Tutarız.
kardeşlik ve azimden asla vazgeçmeyiz.
Sayın Cumhurbaşkanım, Saygıdeğer Misafirler,
18 Mart Şehitler Günü ve Çanakkale Deniz Zaferinin 101. Yılı anma konuşmama son verirken;
Barışın ve özgürlüklerin kenti Çanakkale’yi teşrifleriyle onurlandıran başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Bakanlarımıza, Milletvekillerimize, komutanlarımıza ve tüm konuklarımıza Çanakkale halkı adına şükranlarımı sunuyorum.
Bizlere bağımsız, demokratik, laik bir ülke, özgürlükçü bir ruh miras bırakan başta Mustafa
Kemal ve dava arkadaşları olmak üzere Cumhuriyetimizi korumak ve kollamak ülküsüyle,
ülkemizin varlığı ve bütünlüğü için dün olduğu gibi bugünde hiç düşünmeden canını veren Türk
Silahlı Kuvvetlerimizin ve Emniyet Teşkilatımızın tüm şehitlerini, terör olaylarında
yitirdiğimiz tüm sivil vatandaşlarımızı rahmet, gazilerimizi minnetle anıyor, aziz hatıraları
önünde saygıyla eğiliyorum.
Bu duygularla; bir hilal uğruna batan güneşleri, vatan için toprağa düşenleri ve dönmeyi
düşünmeyenleri minnetle ve şükranla anıyorum.
Arıburnunda düşene, Conkbayırında dövüşene bin selam olsun.
Selam Olsun Şanlı Çanakkale Gazilerine
Selam olsun şehadete yürüyenlere
Selam olsun, Mustafa Kemal’e
Ülgür GÖKHAN
Belediye Başkanı
18 Mart 2016 / Çanakkale